Ev
Evlerimizle, evdeki hayatımızla bu kadar haşin bir hesaplaşmaya girişeceğimiz hangimizin aklına gelirdi? Şimdi her birimizin boğazında koca bir yumruk... Öyle bir hesaplaşma ki, bilançosunu çıkartmak kolay değil. Susuyoruz. İçimizden konuşmaya bile mecalimiz yok. Bilançoyu bir süre daha zihinlerimizin kuytusuna iteceğiz, başka çare yok! Ama şu sorular içimizde çınlayıp duruyor: Ev, evde mi? Okul evde, iş evde, dünyanın derdi evde ama ev hayatı ve "yuva" hissi nerede?
***
***
Tanımışsınızdır. Evlerini sıcak bir yuva kılmamak için neredeyse özel çaba gösterenler vardır. Ne dışarıya bağlıdırlar, ne içerisine. Yakından bakınca anlarsınız; yeryüzünde gurbette olduklarının derin bilinciyle ağır yaralanmışlardır. Kavgaları evle barkla değil, yaşamakladır!***
Bin defa yazdım, bir daha yazayım: Kutu kutu daireler, ev değildir." Çekirdek aile" denen şey aile değil, sadece çekirdektir.***
***
Çok mutsuz. Yerinden kalkıyor. Cep telefonunun kamerasını açıp evini görüntülemeye başlıyor: Oturma odası pek zengin görünüyor. Yemek odasındaki mobilyalar soğuk fakat şık. Vazolardaki çiçekler aşırı düzgün durmasalar hakiki bir sevince işaret edecekler. Ama balkonun ferahlığı hiç şüphe götürmüyor. Kamera bütün bunları Instagram'a aktarıyor. Görev tamamlandı: Mutsuz hayat, "mutlu" evle örtüldü... Başkaları kandı belki ama kendisini de kandırabildi mi acaba?Ayrıntılar için lütfen tıklayın.