Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Kolektif zihin eğitiminin mezunları

Londra'dan henüz gelen bir arkadaşım şöyle diyor:
"Orada Gazze her gün şu veya bu biçimde gündemde ama burada şaşırıyorum; ana akım medya konuyu sıcak tutmasa sanki kimse Filistin'den konuşmayacak!"
Meslek lisesi öğretmeni arkadaşım, "Ne zaman sınıfta Gazze'yi konu etsem, çocuklar önce Araplığı ve Arapları kötülüyorlar, sonra Gazze'yi konuşmaya yanaşıyorlar" diye anlatıyor..
Bir esnafla konuşuyorum; "Biz Türk'üz abi, önce kendimize dertlenelim" dediğinde gözlerinde gördüğüm kendi tarihine bile uzak kayıtsızlık aramızda kutup rüzgârları estiriyor ama o kendinden pek emin...
Biliyorum, biliyorsunuz...
Oturup konuşmamız gereken çok şeyi konuşmadık...
Sloganlar, politik klişeler ve hamasetle geçiştirdik, şimdi konuşmaya mecburuz.

***

19. yüzyıl sonuna doğru Osmanlı'nın "yeni seçkin sınıf" oluşturmaya kalkıştığı dönemde Müslüman yönü baskın ailelerin gençlerini alıp "eskiyi terk eden ama yeniyi de bilmeyen" aydın ve bürokratlar üretmiştik.
Halep'i, Şam'ı, Beyrut'u, Yafa'yı gözü görmeyen, bütün dikkati Paris'e odaklanmış "tercüme odası" çıktıları...
O nesilden bugüne uzanan ve cumhuriyet döneminde maksatlı biçimde "Arap düşmanlığı" dersinden mezun edilmiş yaygın bir zihinsel tasavvurdan söz ediyorum.
Bugün önemi daha da artan nokta ise şurası...
Bu "kolektif eğitim" hiçbir zaman lafı siyonizme getirmemiş ve 1940'lardan başlayarak İsrail'in varlığıyla neredeyse hiç hesaplaşmamıştır.

***

Hâlâ hatırlıyorum...
Çocukken eve gelen 1960'ların Hayat dergilerini karıştırmaya bayılırdım.
İki konu bu derginin temel meselesiydi ve hâlâ zihnimde döner dururlar: İran Şahı Pehlevi ve İsrail'deki kibutzlar...
Dönemin en etkili dergisiydi Hayat ve İsrail'e göç eden Yahudilerin başarı hikâyelerini okuyup dururdum; bayram ziyaretlerinde de çokbilmiş akrabalarımızın "beceriksiz, sinsi Araplar" üzerine attıkları nutukları dinlerdim...
Bugünlerde 1948-1960 arasında matbuat hikâyemiz üzerine yapılmış incelemelere bakıyorum...
Yunanlılar Filistinlilerin haklarını savunurken, biz utangaç biçimde de olsa hep İsrail'e sıcak yaklaşmışız.
Önemlidir bu ve o dönemin etkileri hâlâ silinmedi...
Sonrası?
1967 Savaşı mesela...
Bir milat.
Konuşuruz.

***


NOT DEFTERİ
Tek tek değil de bir arada susuşun bir başka manası var gibiydi. Belki de dünyanın sonu böyle beklenirdi. (TARIK BUĞRA / Küçük Ağa)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA