Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Şu anda tarih değil, manşetler ve yorumlar yazılıyor

Antik Yunan'ın düşünürlerinden biri tartıştığı kişiye "Ya sus, ya da susmaktan daha değerli şeyler söyle" demişti.
Şu anda "Arayış" süreci içinde çerçevesi oluşturulmaya çalışılan "Kürt Açılımı" konusunda hepimiz "Ya susmak ya da susmaktan daha değerli şeyler söylemek" zorundayız.
Aceleci davranıp "Tarih yazılıyor" benzeri tanımlamalarda bulunmak için de vakit erken. Şu anda tarih değil, gazete manşetleri ve sorunla ilgili yorumlar yazılıyor.
Bu açıdan bakıldığında CHP lideri Baykal'ın ve MHP lideri Bahçeli'nin telaşa kapılmaları ve Başbakan Erdoğan'ın tarih yazdığını varsayarak, ağır suçlamalarla onu engellemeye çalışmaları da, gereksiz bir aceleciliktir.
Sussalar ya da susmaktan daha değerli şeyler söyleseler, ileride bugünün tarihi gerçekten yazılırken onlar da daha iyi bir konumda geçerlerdi tarihe.
Aynı şekilde Başbakan Erdoğan'ın da sorunu günlük siyasi polemiklerin malzemesi kılabilecek "Tarihi konuşmalar"ı fazlaca yapmaması gerekiyor.

Sessiz ve derinden olmalı

Tarihteki büyük sorunlar, ya yenenin ve yenilenin bulunduğu savaşlar sonundaki barış konferansları ile çözümlenir.
Ortada açık bir savaş ve yenen ile yenilen yoksa sorunun çözümü siyasetin ve diplomasinin kapalı kapılar ardında sergileyecekleri ustalıklara bağlıdır.
Eğer sorunun çözümünü toplumdaki çeşitli kamplaşmalara kaynak olan günlük siyasi rekabetin de parçası haline getirirseniz, iş çıkmaza girer. "Kamuoyu oluşturma" sürecinin sonunda kamuoyundaki kamplaşmanın kemikleştiğini görürsünüz.
Kısacası Kürt Sorunu'na ilişkin olarak "Tarih yazılımı"nın Türkiye'deki güncel durumunu saptamak için vakit erken.
Hatırlayalım.

Her gün tarih yazılır mı?
Örneğin Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerinin başladığı 3 Ekim 2005'in ertesi günü "Tarih yazıldı" diye manşetler atılmamış mıydı?..
Ayrıca daha önce AB'ye (AET) 31 Temmuz 1959'da üyelik başvurusu yapıldığında da, 12 Eylül 1963'te Ankara Antlaşması imzalandığında da, Aralık 1995'te Gümrük Birliği'ne girildiğinde de, 1999 Helsinki Zirvesi'nde Türkiye AB'ye aday ilan edildiğinde de hep "Tarih yazıldı" dememiş miydik?
Yani bazı coğrafyalarda tarihin yazıldığını düşündürecek çaptaki gelişmelerin gerçekleşmesi için nefeslerin tutulması ve onlarca hatta yüzlerce yıl koşmaları gerekiyor toplumların.
Hatırlayın "Kıbrıs Sorunu"nu mesela...
Elbette tarihi önemde günleri yaşamaktayız.
Hükümet'in Kürt Sorunu'nun çözümüne dönük açılımını elbet alkışlıyor ve destekliyoruz.

Devlet adamı olmak

Tabii ki tarihi insanlar yapar ve yazar.
Büyük liderler olağanüstü durumlarda çıkar ortaya.
Ama bilelim ki güncel politikada ancak ölmüş siyasetçiye "Devlet Adamı" denilir.
Çünkü siyasetçi gerçekten "Devlet Adamı" olsa da diğer siyasetçiler için sadece "Rakip Siyasetçi"dir.
İktidar ile muhalefetin ilişkileri de evlilikteki ilişkilere benzer.
Sokrat ne demiş:
- Gençler! Muhakkak evlenin. Eşiniz iyi çıkarsa mutlu, kötü çıkarsa benim gibi filozof olursunuz...
Muhalefetle iktidarın demokratik evlilikleri sonunda mutlu olmuş bir iktidar tarihte var mıdır acaba?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA