Hakaretin anatomisi
Twitter'dan 'lezbiyen' diyen komşuya dava (30 Kasım) başlıklı bir haberdi bu. Spotunda da Şentürk'ün komşusuna 50 bin TL'lik tazminat davası açtığı duyuruluyordu.
Şimdi, habere göz atalım:
"İstanbul Sarıyer'de yaşayan gazeteci Ahu Şentürk, Zekeriyaköy'deki komşusu Hale Akbaş hakkında, internetin popüler sosyal paylaşım sitesi Twitter'da kendisine 'Lezbiyen' ve 'Bir manyak kadın bozuntusu' diye yazdığı iddiasıyla İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 50 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı. Şentürk, kendisini prestij kaybına uğratmakla suçladığı Akbaş'ın tecavüzünün mahkeme kararıyla kınanmasını istedi.
Dilekçede muhabir, sunucu, belgesel yapımcısı ve programcı olarak çalıştığını belirten Şentürk, Akbaş'ın bilemediği bir nedenle kendisine karşı olumsuz tavırlar sergilediğini savundu. Şentürk, "Twitter hesabı üzerinden bana yönelik lezbiyen, psikopat, kleptoman (çalma hastalığı olan), 'bir manyak kadın bozuntusu' ve 'beni taciz ediyor' gibi pek çok yaralayıcı, zarar verici ifadeler kullanmıştır.
Bu şekilde beni, milyonlarca insanın önünde küçük düşürmüş, yanlış tanınmama neden olmuştur. Bu nedenle bir süre insanlardan kaçtım, evimden çıkamadım, telefonlarımı açmadım" iddiasında bulundu.
Davalıya ulaşmaya çalıştığını ancak davalının bir türlü dinmeyen kini ve uzlaşmaz tavırları karşısında başarısız olduğunu belirten Şentürk, 'Eşiyle irtibata geçtim. Ondan, karısının bu saldırılarına son vermesi konusunda yardım istedim. Ancak o da eşini destekler nitelikte bir mesaj göndererek, bu sorunun çözümünde yardımcı olamayacağını ortaya koydu' dedi."
Peki Şentürk neyi eleştiriyor?
Okur Temsilcisi'ne başvurusundan en önemli noktaları paylaşıyorum: "Eski bir haberci olarak, haber değeri taşımadığını düşünsem de tepkim haberin yapılmasına değildir. Şahsen, 30 yaşında, bekâr bir kadının özel hayatının nasıl etkileneceğini düşünürdüm. Halen medya sektöründe varlığını sürdüren bir kadının iş yaşantısının nasıl etkileneceğini de düşünürdüm.
Meslektaşım düşünememiş. Her kişinin çevresi, yetiştirilme şekli, inanç sistemleri, eğitim ve deneyimleri vasıtasıyla edindiği ahlaki kanaatleri birbirinden farklıdır. Üzülürüm, tepki gösteremem." "Tepkim, kullanılan başlık ve fotoğraf konusundaki seçimedir. Beş sayfalık bir dilekçeden ve o dilekçedeki onlarca hakaret arasından "lezbiyen"i seçerek başlık atmak sizce etik anlayışına uygun mudur? Ya onlarca fotoğrafımın arasından pembe pelüşlü bir fotoğrafımın seçilmesi?
Bu fotoğrafla anlatılmak istenilen nedir?
Amaç eşcinselliği hakaret unsuru olarak göreni utandırmak yerine, beni utandırmak mıdır?"
"Söz konusu kuru iddiaya az kişi itibar etti, çok kişi güldü. Zira bu trajikomik bir iftiradır. Öte yandan, cinsel tercihini ancak kişinin kendisi ifşa edebilir. Bir başka kişi tarafından ifşa edilmesi insanlık suçudur, insan hakkı ihlalidir. Alçaklığın haddi hududu olmuyor da bizler biraz dikkatli, özenli davransak daha iyi olmaz mı? Bu konuyu köşenize taşıyıp, gerekli açıklamayı yapacağınıza yürekten inanıyorum."
Mektubundan, Şentürk'ün hangi haber unsurlarına itiraz ettiği anlaşılmakta. Açtığı davanın içeriğine dair "yanlış bilgi" itirazı yok.
Dolayısıyla bazı ifadeler üzerinden açılmış bir hakaret davası söz konusu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi'nde özel yaşam ve cinsel tercih konularına değinen kuralları bir kez daha dikkatlere sunalım:
Kişinin bu özel durumu, alay, hakaret, önyargı konusu yapılmamalıdır Şentürk'ün tepkisine dair değerlendirmem şöyle:
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.