OKUR TEMSİLCİSİ - Yavuz Baydar

'Nasıl' değil, 'neden' önemli

Hemen her gelişmede olduğu gibi, haber öznesi kamuya mal olmuş kişi olduğu ölçüde haber değeri artar. Bu açıdan, mesela, boşanma da olsa önemsenir, trafik cezası da olsa, aynı gözle bakılır yazı işlerinde.
Bu kural intihar olaylarında da geçerli. Elbette hiçbir gazete 'intihar olaylarını biz vermiyoruz' diyemez. Çünkü öyle durumlarla karşılaşılır ki, haberi vermemek mesleğe bağlılığı zedelemekle eş anlamlı olur veya mahçubiyet yaratır.
Kamuya mal olmuşluk, ün ve şöhret sahibi olmak, kamusal yaşamda etkin bir poziyonda, karar verici olmak da önemli. Kural bu yüzden basit ama önemlidir. Ama, mesela Hikmet Uluğbay'ın intihar girişimi ne kadar haber değeri taşıdıysa, kimsenin tanımadığı bir yurttaşın intihar girişimi o kadar önemli olmayabilir.
Çoğu kez gerçekten de böyledir, ve bu ikinci kategori içindeki insanların haberlerini - çok farklı ve bilinmeye muhtaç yönleri yoksa - hiç vermemek, vermekten daha doğrudur.
İntihar, okurun ilgisini çeken bir tercih, bir 'eylem'. Sansasyonel bir yanı da var; cezbedici, 'okutucu'. Ama, meslek sorumluluğu, onun gizli cazibesine kapılmamayı emrediyor hepimize.
7 Haziran tarihli SABAH'ta yer alan böyle bir haberin sunuluş biçimi, bu noktaya örnek teşkil ediyor.
Haberin başlığından, 10 çocuk annesi S.Ç.'nin canına kıyma çabasının arka planını öğreniyoruz: 'Tiyatro aşkı uğruna intihar etmeye kalktı'.
Peki, ne olmuş? Spottan ve haberden devamını öğreniyoruz. Hanım bir tiyatro kursuna kaydolmuş, ama daha sonra 'kocam beni dövüyor' diyerek polisi aramış ve intihar edeceğini söylemiş.
Daha sonra girdiği sulama kanalında polisler tarafından kurtarılmış.
Ama haberin sonunda çok daha ilginç ayrıntılar var, aslında 'esas olay orada başlıyor': Kadın daha önce de kocasından şiddet gördüğünü öne sürerek karayolunda intihar girişiminde bulunmuş, evinde çocuklarını rehin almış.
Yani ortada gerçekten de ilginç, anlatılması gereken bir hikaye var, ama hikayenin asıl unsuru intihar girişimi değil. Hele tiyatro aşkı uğruna intihar girişimi hiç değil. Başlık yanıltıcı, ve o ailede yaşanan trajediyi hafifletici.
Asıl haber, ülkemizin müzmin meselesi, aile içi şiddet. 10 çocuklu, evde devamlı dayak yiyen, belki de ruhsal dengesi tamamen bozulmuş bir kadın. Hiç de 'magazinleşmemesi' gereken; tersine ayrınwtılarla, dehşetli yönleriyle, tanıklıklarıyla anlatılmayı bekleyen, çok ciddi bir 'hikâye'.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.