Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Amerika’nın yeni kıyameti Türk-Rus ittifakı

Türkiye'nin üç asırdır rekabet halindeki Rusya ile yakınlaşması ve Suriye başta olmak üzere bölgesinde bağımsız politika izleme kararlılığı her bakımdan Atlantik'in yeni kâbusu haline geldi.
DEAŞ, FETÖ ve PKK projeleri ters tepen ABD'nin Suriye'deki YPG tezgâhı da çöküyor.
ABD'deki öfke nöbetleri bu nedenle had safhaya ulaşmış durumda.
NATO tatbikatlarındaki simülasyonlarda Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı 'düşman kuvvetler' safında gösterip YPG'li teröristleri ise 'general' diye taltif etme küstahlığında bulunan ABD yönetimi, ektiğini biçiyor sadece. Ve yaklaşan fırtınanın da farkındalar.
Bu yüzden ABD 'sopa'yı bırakıp şu sıralar bazen 'havuç' uzatıyor Türkiye'ye. Bir de sanki Türkiye, Rusya'nın oyununa geliyormuş gibi bir atmosfer oluşturma gayreti içindeler.
Nitekim Pentagon'un İstihbarat Departmanı Müdürü Robert Ashley, önceki gün yine "Rusya, Türkiye ile yakınlaşarak NATO'daki anlaşmazlıkları derinleştirmeye çalışıyor" sakızını ağzına aldı.
Zeytin Dalı Harekâtı'ndan üç gün sonra 23 Ocak'ta ise ABD Dışişleri Bakanlığı da Rusya'nın operasyona verdiği desteği 'Türkiye ve ABD gibi iki NATO müttefikinin arasını açma gayreti' diye nitelemişti.

***
Oysa asıl tezgâh kuran ve Türkiye'ye yönelik devreye soktuğu sinsi oyunlarının altında kalan aktör bizzat ABD'nin kendisi. 'Havuç ve sopa' siyasetiyle karşısındaki aktörün kültür, tarih, devlet ve medeniyetini yok sayarak ona deyim yerindeyse bir 'hayvan muamelesi' yapan kovboy anlayışı miadını doldurdu.
Dolayısıyla uluslararası siyaseti 'hayvan terbiyeciliği' olarak gören ABD'nin 'teşvik ve caydırıcılık kırbaçları/mekanizması' işlevini yitiriyor. Zira kurduğu 'dünya düzeni sirki' artık temelden çatırdamaya başladı.
***
Bu bağlamda, Rus lider Vladimir Putin'in "2018'de Dünya Düzeni" adlı belgeselde dün yaptığı "Türkiye büyük bir ülke, komşumuz. Türkiye ile objektif bir şekilde iyi ilişkiler geliştirmekle ilgileniyoruz" açıklaması inanın ABD'yi daha da delirtmiştir.
Türk ve Rus yetkililer, Avrasya uzma Stephen F. Cohen'in de vurguladığı gibi "Soğuk Savaş, Moskova'da bitti fakat Washington'da bitmedi" tespitindeki gerçeğin Ankara için de geçerli olduğunun farkında.
Zaten bu farkındalık olmasaydı ABD'nin her iki ülkeyi kapıştırmak üzere devreye soktuğu 2015'teki jet krizi kumpası kolay kolay aşılamazdı. 24 Kasım'daki krizin, Rusya'nın Ortadoğu'ya girme kararı aldığı ve Suriye'ye asker gönderdiği 30 Eylül'den iki ay sonra gerçekleşmesi de manidardı.
***
Ancak ABD'nin bir jetle iki kuş vurma planı elinde patladı. Oyunu gören Erdoğan ve Putin, sorunlu geçen 9 ayın ardından 9 Ağustos 2016'da St. Petersburg'da bir araya geldi. İki liderin buluştuğu zirve bana göre Süveyş Krizi'nden (1956) bu yana Ortadoğu'daki en büyük jeopolitik depremdi. Bu zirveyi takiben Türkiye ve Rusya'nın taarruza geçmesiyle ABD ilk kez bölgesel toplantıların ağırlık merkezi olma vasfını yitirdi.
Astana / Soçi süreçleriyle sembolleşen yeni dönemde, Ortadoğu'daki siyasetin ekseni Cenevre'den Moskova ve İstanbul'a kaydı. Bu saatten sonra ABD ağzıyla kuş da tutsa ne bu süreci tersine çevirebilir ne de Rusya ve Türkiye'nin arasını yeniden açabilir. İki ülke de ABD'nin her tür sabotaj ve provokasyonuna karşı oldukça şerbetli çünkü.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA