Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Eski Ortadoğu’da yeni Türkiye rüzgârı

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'ın 24 Kasım'daki Ankara ziyareti, yeni Türkiye'nin hem eski Ortadoğu'daki nüfuzunun tescil edilmesini hem de sorunlar yaşadığı bazı ülkelerle başlattığı yeni diplomasi dönemini simgeleyen bir realite olarak okunmalıdır.
Ziyaret bu bağlamda jeo-politik ve jeo-ekonomik açıdan iki köklü hamleyi sembolize ediyor.
Jeo-politik anlamda ziyaret, Türkiye'nin Çin ve Rusya merkezli büyük Asya açılımının aksayan ayağı konumundaki Körfez'den Mısır'a kadar uzanan Batı Asya'ya da ağırlık vereceğini simgeliyor. Çünkü neredeyse 10 yıldır Mısır yanında Suudi Arabistan ve BAE gibi aktörlerle sancılı bir dönem geçirdik.
Bu nedenle Ortadoğu'da Türkiye karşıtı blokun en militan figürü olarak bilinen BAE Veliaht Prensi Al Nahyan'ın Ankara'ya gelişini, sorunlu sürecin artık geride kaldığının göstergesi olarak algılamak lazım.
Jeo-ekonomik anlamda ise ziyaret, Türkiye'nin faiz ve döviz cenderesindeki talana dayalı mandacı ekonomik model yerine ilan ettiği yeni iktisadi sisteminin bölge ülkelerince de benimsendiğine işaret ediyor.
İşte biraz da bu yüzden ziyaret öncesi Atlantik dünyası, döviz kuru manipülasyonları üzerinden ülkemize yönelik finansal terör saldırılarını en üst aşamaya tırmandırdı.

***

Ne var ki Al Nahyan'ın imzaladığı anlaşmalar, deliye dönen faiz ve döviz baronlarının suratına adeta bir Osmanlı tokadı gibi indi.
Şüphe yok ki önümüzdeki süreçte Batı dünyası daha da çıldıracak. Çünkü Sayın Erdoğan'ın ilan ettiği yeni ekonomik kalkınma paradigması sadece küresel finans çetelerinin Türkiye'deki rant musluklarını kurutmuyor, bu çetelerin bölge ülkelerindeki sömürü çarkını da baltalıyor.
Dolayısıyla yeni Türkiye'nin bölgeye dönüşü, siyasi ve ekonomik sömürü sitemini derinden sarsacak. Zira ABD ve diğer Batılı ülkelerin en yakın müttefiklerini bile zorda bırakan gelgitleri, Suudi Arabistan ve BAE gibi beka kaygısı taşıyan aktörleri daha da paniğe sevk ediyor.
Nitekim hem Abu Dabi hem Riyad, ABD'nin artık güvenilir bir teminat olmadığını anlamaya başladı.
Libya, Yemen ve Suriye'de ABD ve Avrupa'nın kendilerini yalnız bıraktığını gördüler. Bu yüzden de ABD Başkanı Joe Biden'ın 'Petrol arzını artırın' talebine her iki ülke de olumsuz yanıt verdi.

***

İzlediği siyasetle itibarına itibar katarken Türkiye ise Suriye'den Libya'ya, Irak'tan Kafkasya'ya, Somali'den Pakistan'a ve Katar'dan Keşmir'e kadar uzanan geniş coğrafyada kader birliği ettiği hiçbir dostunu yalnız bırakmadı. Sözünün eri olduğunu gösterdi ve müttefiklerini her şart altında destekledi. Bu gerçeği en çok da BAE ve Suudi Arabistan yakından tecrübe etti.
Yeni Türkiye her açıdan eski Ortadoğu'ya umut veriyor. Küresel dengelerde kilit konuma yükselen Türkiye de bölgede artık öncü bir rol oynamak istiyor. Bunun yolu da bölge ülkeleriyle sorunları sıfırlama politikasını yeniden devreye sokmaktan geçiyor.
Bu bağlamda Mısır ile açılım, İsrail ile iletişim, BAE ile yakınlaşma ve S.Arabistan ile aşamalı bir uzlaşı stratejisi devrede.
Kuşkusuz Türkiye'nin bölgeye geri dönüşü bir hatadan çok evine dönüşü simgeliyor. Bu açılım, Körfez yatırımlarının Türkiye'ye yeniden dönmesini sağlamanın yanında ikili ve bölgesel sorunlarda uzlaşıya varılmasını da hızlandıracaktır.
Haliyle yeni konsensüslerin kapısını aralayan yeni Türkiye rüzgârı, eski Ortadoğu'yu da her açıdan yenileyecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA