
Trump, İsrail ve Avrupa’ya karşı daha da sertleşecek
Çin ve Rus liderlerin sık sık dile getirdiği gibi dünya yüzyılda bir görülen çok köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Çoğu Batılı analistin ortak kanaati de bu yönde. Sayın Erdoğan'ın küresel güç haritalarındaki dönüşüme dair vurgularına son zamanlarda Fransa, Almanya ve ABD liderlerinin de katıldığını görüyoruz.
Hemen herkes değişim konusunda hemfikir. Fakat asıl mesele bu değişimin kaptan koltuğunda kim(ler)in oturduğudur. Gelişmeler bize küresel gidişatın kontrolünün artık Batı'dan ziyade Türkiye, Çin ve Rusya gibi Asya-Pasifik güçlerinin elinde olduğunu gösteriyor. ABD, Donald Trump ile birlikte bu sürece dâhil olmaya çalışan bir tavır sergiliyor. Ancak, İsrail ve Avrupa'nın "direnişi" nedeniyle birçok sıkıntı yaşıyor.
Oysa ABD'nin de küresel statükoyu sarsan aktörlere katılmasıyla süreç daha da hızlanacak. Bunun için de ABD'nin Suriye'de gösterdiği performansı Ukrayna ve diğer kriz alanlarında da göstermesi gerekiyor. Çünkü Suriye ve Ukrayna düğümünün çözüm şekli yeni dünyanın şekillenmesinde kilit rol oynayacak. Bundan dolayı da gözler ister istemez Erdoğan, Trump, Putin ve Şi'nin yapacağı hamlelere kilitlenmiş durumda.
***
Dolayısıyla Trump liderliğindeki ABD, artık siyonist İsrail'e karşı ezber bozan kararların arifesinde bulunuyor. Uluslararası siyasette ABD'nin yakın zamanda küresel vicdanın arzuladığı şekilde en azından Netanyahu yönetimine karşı radikal kararlar alacağı konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik var. Avrupa'daki İsrail karşıtı ve Filistin yanlısı diplomatik hamlelerin artması da bunun bir göstergesi.
Zira ABD'nin küresel rotasını değiştirmeye çalışan Trump, eğer Türkiye liderliğindeki İslam dünyasının desteğini arkasına alamazsa yeni çok kutuplu dünyanın kurucu siyasi iradesi konumundaki aktörlerle uzlaşı imkânını da kaybedecek. ABD'nin Türkiye, Çin ve Rusya'nın en kilit aktörler olduğu yeni küresel dizaynda yer almasının ön şartı, Ukrayna ve Tayvan meselelerini de Suriye krizi gibi belli bir konsensüs aşamasına getirmesinde yatıyor.
***
Çünkü Avrupa ve ABD "Ukrayna sorunu"nu aşmakta zorlanırken Moskova ile işbirliğini daha da derinleştiren Çin, Güneydoğu Asya Ülkeleri İşbirliği (ASEAN) ve Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KIK) ile Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da 27 Mayıs'ta düzenlediği zirvede, Rusya ve Türkiye ile oluşturduğu küresel güç üçgenine bir yenisini daha ekledi.
Hâsılı kelam eğer ABD Suriye'deki gibi radikal kararlar almakta geç kalırsa "yüzyılda bir görülen şu anki küresel değişimi" kaçıracak ve bu değişime yön veren aktörler arasındaki yerini riske edecek. Bu da bize Trump'ın İsrail ve Avrupa'ya yönelik tavrının önümüzdeki süreçte reel-politik determinizmden dolayı daha da sertleşeceğini gösteriyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.