Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Hayırsız Ada Hayırlı mıdır

Yıl 1910. Şehir; İstanbul. Konu; İstanbullular'ın çok sevdiği köpekler...
O günlerde İstanbul'da sokakta yaşayan köpeklerin sayısının 100 bin civarında olduğu sanılıyor. Halk köpekleri çok seviyor. Hamile köpeklere, evlerin önünde samandan yatacak yerler hazırlanıyor; evlerden yemek artıkları taşınıyor. Hatta sokak köpeklerine gösterilen bu sıcak ilgi, o tarihte İstanbul'a gelen yabancı seyyahların bile ilgisini çekiyor. Yazdıklarına, bu tabloyu anlatan notlar düşüyorlar.
Yazar Edmondo De Amicis, şehirde bir süre kaldıktan sonra yazdığı "İstanbul" adlı kitabında, sokak köpeklerini de anlatıyor. Yani ortada, onların simgeleştiği, hayvan sevgisine dayanan güzel bir görüntü var. Ayrıca Osmanlı'nın bu anlamlı görüntüsü, hayvanları çok seven, döneminde önemli işlerin altına imza atan Sultan 2. Abdülhamid'in; 1888 yılında dünyanın üçüncü Kuduz Enstitüsü'nü İstanbul'a kurdurmayı başarmasıyla, zaten çoktan pekişmiş.

ÇOK ACI BİR İDDİA
Ama tarihler ilerleyip, Sultan Reşad devrine ulaşılınca, durum değişiyor. Yıl 1910. İstanbul'un o yıllardaki Şehremini Suphi Bey, Dahiliye Nazırı ise ünlü Talat Paşa. İstanbul'da sokak köpeklerine karşı, geçmişte de örnekleri görülmüş 'kökten çözüm' anlayışıyla, yeni bir karar daha alınıyor.
Yani Sultan 2. Abdülhamid'in hayvansever çizgisi terk ediliyor.
Peki ne mi oluyor?
Sokaklardan toplanan, sayıları 80 bine ulaştığı kayıtlara geçen köpekler, belediye tarafından gemilere, mavnalara yüklenerek, İstanbul'da Hayırsız Ada ya da Sivri Ada olarak bilinen adaya götürülerek, kaderlerine terk ediliyorlar. Kayalık adada, o zavallı köpekler; aç, susuz, yalnız bırakılarak, feci bir ölümle buluşturuyorlar. Açlıktan cinnet geçiren ve birbirine saldıran köpeklerin acı çığlıklarının, İstanbul'a kadar ulaştığı farklı kaynaklarda iddia olarak yazılı.
O dönemden sonra gerçekleşen büyük İstanbul depremini de; halkın, köpeklere uygulanan Hayırsız Ada sürgünü ve zulmü karşısında, Tanrı'nın cezası olarak yorumladığı da aktarılıyor.

TASARIDAKİ CİDDİ TEHLİKE

Yıl 2010. Hayırsız Ada'dan 100 yıl sonra, bir Fransız yönetmen 'animasyon' yöntemiyle, tarihi kaynaklara dayanarak bu acı köpek sürgününün kısa metrajlı filmini yaptı. Ve 63. Cannes Film Festivali'nde, kısa metraj dalında Altın Palmiye ödülünü aldı. O filmi dün internet üzerinden bulup izlerken, gözyaşlarımı tutamadım, yüreğimi bir camla çiziyorlarmış gibi hissettim. Hepinizin hissedeceği gibi... Çünkü hayvanlar arkadaşım, arkadaşlarımız; sokakta yaşayanlar da, ev hayvanları da... İki kedimiz var, çocuklarımız gibi... Sevgiyi paylaşıyoruz...
Bu yazıyı neden yazdım?
İlk kez 2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Yasası, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nca yeniden düzenlenerek TBMM'ye sunuldu. Ancak aynı taslak, ilk bakışta olumluluklar taşıyormuş gibi gösterilmesine rağmen, ciddi bir tehlikeyi barındırıyor. Bu nedenle hayvanseverler tarafından protesto ediliyor.
Yasanın taşıdığı büyük tehlike, farkında olmadan "yeni, modern Hayırsız Ada sürgünleri" yaratacak, yaratabilecek olması.
Taslak, sokaktaki sahipsiz kedi ve köpeklerin tümünün, şehir dışında kurulacak dev barınaklara, parklara gönderilmesini öngörüyor.
Sadece İstanbul'da 300 bine yakın sokak köpeği olduğu öne sürülüyor. Aynı şekilde İzmir'de, Ankara'da ve Türkiye'nin diğer kentlerinde de, binlerce köpek ve kedi.
Bu yüz binlerce hayvanın, yiyecek, barınma, korunma ihtiyacının, bir arada sağlıklı karşılanabilmesi konusunda, çok büyük bir kaygı var. Hayvanseverler haklı. Çünkü günümüzde, içinde 200-300 hayvanın olduğu belediyelerin barınaklarında, neler yaşandığını somut görüyoruz.

EN GERÇEKÇİ ÇÖZÜM

Sokak hayvanları konusunda, en güzel adım, yerinde çözümler üretmek, ciddi kısırlaştırma kampanyalarıyla, doğal sürecin sonunda, olması gereken yere varmak değil mi! Hayvanların beslenmesi konusunda da, çözümler üretmek mümkün. Ama onları "toplama kamplarına" atar gibi, şehirlerden sürmeye çalışmak, "sessiz bir imha politikası" ve çok sayıda "Hayırsız Ada örnekleri" yaratır.
Ben başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, siyasetçilerin tümünün, böyle bir yasanın çıkmasına izin vermeyeceklerine inanıyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA