Sanatçı kindar olmaz
Rahmetli babam karikatüristti…
O yüzden hem karikatürü hem de çizeni severim.
İmkan buldukça onlara destek de veririm…
Çünkü babamdan bilirim, çizgiyle ekmek parası kazanmanın zorluğunu…
Eserleri, 1950 yılında Hayat Mecmuası'nda tam sayfa yayınlandı.
Sonra dünyanın en büyük gazete ve dergilerinde yabancı okurlarla buluştu çizgileri.
Hem de üç kuruş karşılığında…
Şimdinin çizerleri ise
Kazanç bakımından eskilere fersah fersah fark atıyor…
ışık gibi, çizdikleriyle dünyayı aydınlatırdı…
ABD'deki Özgürlük Anıtı'nı hamile gösteren karikatürü unutulmazdır mesela.
Cefakar İstanbul itfaiyecilerini anlattığı karikatürü de öyle.
Yazısız karikatürleri evrenseldi.
Bakıyorum da bugün bile o çizgiler güncelliğini yitirmemiş.
Şimdiki bazı çizerler ise
Karikatürü küfür veya cinsellik sanıyor.
Öyle de satıyor.
Galiba kendilerine böyle yer bulabiliyorlar…
'5 Yıl Gecikmiş Bir Tepkikatür' başlıklı karikatürü nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hakaret etmekten ceza aldı.
Cumhurbaşkanı'na hakaret etmek ona bir şey kazandırmadı, aksine kaybettirdi…
Sanatçı kin tutmaz…
Aksine hümanisttir.
Oysa Kurtcebe mahkemede hâkim Onur Özsaraç'a, karikatürü beş yıl gecikmiş bir tepkinin sonucu çizdiğini söylemiş.
Bay çizer Sayın Gül'ün üniversite yıllarındaki eylemlerini konu almış güya…
Kıvırmak istemiş ama mahkeme başkanı numarayı yememiş.
Bizim sayfalara sığdıramadıklarımızı onlar iki çizgiyle anlatırlar…
Ama asla küfür ve hakaret etmezler…
Zariftir eleştirileri, kaba olmaz…
Cumhuriyet'te çalışırken de Başbakan'a hakaret etmişti.
Küfürbaz çizer,
'Velev ki siyasal simge' sözünü, çizdiği karikatürde eşeklere söyletmişti...
Hepsinin ruhu şad olsun.
Bu karikatür ustaları da siyasileri eleştirdi.
Oldukça da sert çizgilerle.
Ama kimseye hakaret etmediler…
Hele hele kin tutmadılar.
Sanatçının kindar oluşunu hiç anlayamam.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.