O çocuklar…
Benzerlerini çok gördük.
Onlar da böyle başlamıştı.
Önce çevresine hava basmış,
Sonra da örgütlerin eline düşmüş, birer canlı bomba olmuşlardı.
Dikkat etmeli.
Tabii tepkiler bir yere kadar hoş da görülmeli…
Nitekim Sayın Bakan Suat Kılıç öyle yapmış…
Kendisine yumurta atmak isteyen Çukurova Üniversitesi öğrencisini polisin elinden almış.
Bir güzel de nasihat etmiş.
Havaya girmiş,
Ve asmış, kesmiş,
Yani ağzına geleni söylemiş.
Konuşma tarzı beni rahatsız etti.
Ülkenin bir bakanı ile adeta alay etti.
Bu 'özgürlük' mü,
Yoksa saygısızlık mı?
Kaç kişi 'aferin' demiş, malum kafanın dışında.
Hem YÖK Yasa Taslağı da yanlışmış…
Sayın Bakanın niyetini öyle okumuş olabilir.
Peki YÖK'le ilgili kesin hükmünü neyle ve hangi bilgilerle vermiş?
Bakan'ın siyasi düşüncelerini de.
Böyle bir özgürlüğün var elbette…
Ama yumurta atma özgürlüğün yok arkadaş…
Demokrasi bu değil...
Ha taş atmışsın Ha bir yumurta.
Ne fark eder.
Kim 'demokratik hakkıdır' deyip elbiselerinin yumurta sarısına boyanmasına izin verir ki...
Terör örgütlerinin nasıl çalıştığını çok kişi bilmez…
Bu örgütleri, İdeoloji, İç ve dış destek, Para, Eleman ve eylemler ayakta tutar.
Ama asıl kaynakları 'insan'dır.
Örgütün parası olabilir,
Yurt içi ve yurt dışı destekçileri de…
Eğer onu ayakta tutacak insan kaynağı yoksa örgüt de yoktur.
Bunu bilen örgütler gençlerin psikolojisini iyi kullanır.
Aralarına çekmeyi planladıkları kişilerin aile yapılarını inceler, zayıf noktalarını belirler önce.
Sonra, sıcak diyalog aşaması gelir.
Arkadaşlar bu iş için biçilmiş kaftandır.
Sinema, konser davetleri, burs ve kalacak yer gibi unsurlar da iyi bir araç.
Ölüme hazır militanların yetiştirilmesinin ilk aşamasıdır bu.
Bir sonraki aşama da yasa dışı miting, toplantı ve gösterilere katılmadır.
Amaç, güvenlik güçleriyle onları karşı karşıya getirmektir.
Onu bir robota dönüştürür.
Gerektiğinde de silahı eline verir.
İnsanlık üzerine sıçrayan kan değil, İnsanın üzerine açan bir gül olmalı.
Abidin Dino'nun dediği gibi, 'Hüznün ve burukluğun değil Mutluluğun resmini yapmalı' Kısacası yıkıcı değil yapıcı, bölücü değil bütünleştirici olmak yakışır gençlere.
Sanırım çocuklarınızı üniversiteye yumurta atmaya değil, okumaya gönderiyorsunuz.
Hem de binbir zahmet çekerek.
Onları takip edin.
İş işten geçmeden,
Yani birer canlı bombaya dönüşmeden…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.