Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Vardiya’yla niye gurur duyduk?

Geçen çarşamba Venedik'in Marco Polo Havalimanı'na inmek üzere Atatürk Havalimanı'ndan kalkan TK 1871 numaralı uçak iyi ki düşmedi. Peki düşse ne olurdu?
Hava kazalarında pek kurtulan olmuyor. Eh, benim de helvam kavrulurdu. Annembabam çok fena çökerdi. Kocam da sarsılırdı haliyle ama benden daha genç ve daha güzelini de bulurdu herhalde!
Velhasıl benim kaybım ortalığı yıkmazdı. Ama eğer o TK 1871 düşseydi, memlekette mimar kalmazdı!
Venedik Mimarlık Bienali'ne Türkiye'nin en parlak, en makbul mimarlarıyla beraber gittik. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen Türkiye Pavyonu'nun geçen hafta bahsettiğimiz Vardiya'sını birlikte açtık. Konuşmalardan duyup ifadelerden gördüğüm; adet yerini bulsun diye değil canı gönülden alkışladık.
Hemen herkes hemfikirdi: Açılış öncesinde küratörlerle konuşurken, fikre diyeceğimiz yoktu... Taze ve heyecan vericiydi... Dünyanın her köşesinden sürüyle insanı buluşturacak, beraber üretmelerine fırsat verecek, muazzam bir network oluşturacaktı... Gencecik mimarlık öğrencilerinin ufkunu genişletmesi açısından ne biçim faydalıydı...
Ama sunumu nasıl olacaktı? Görselliği zayıf mı kalacaktı? Zira yapılıp bitmiş bir iş değil, start almış ama 25 hafta boyunca da devam edecek bir süreçti Vardiya.
İKSV'nin önderliği ve destekçilerin bonkörlüğüyle Arsenale'de 20 yıllığına kiralanan mekâna girince... Uygulamanın da hayal edemeyeceğimiz seviyede olduğunu görünce... 'Helal olsun' dedik. Takdir ettik, gurur duyduk. Hem çok beğendik hem çok sevdik.

MİMARI NE İŞE YARAR?
Küratör-mimarlar Yvonne Farrell ile Shelley Mc- Namara, bu yılın teması 'Serbestmekân'ı şöyle tarif ediyor: "Herkesin mimariden yararlanma hakkı olduğuna; mimarinin rolünün bedenlerimize bir sığınak sunmak ve ruhlarımızı neşelendirmek olduğuna inanıyoruz."
Vardiya'nın küratörü Kerem Piker bunun önemli bir çıkış olduğunu, Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi'nin dünyanın en birinci mimarlık etkinliği olsa da son yıllarda faaliyetlerini açılışla sınırlamakla ve fazla elitist, ulaşımı/takibi zor olmakla eleştirildiğini söylüyor.
"Serbestmekân fikrini bir sergi teması olarak ele almak yerine mekânın kendisi için bir tarif olarak düşünmeyi tercih ediyoruz" diyor. "Türkiye Pavyonu'nun bu anlamda özellikle genç mimar adayları için ulaşılabilir hale getirilmesi ise belki de en önemli motivasyonumuz."
İşte bu yüzden dünyanın her yanından (29 ülkeden) mimarlık öğrencilerini bir açık çağrı yaparak davet etmişler. Yardımcı küratörlere çok iş düşmüş. Erdem Tüzün New York'tan, Yağız Söylev Rotterdam'dan, Yelta Köm Berlin'den, Cansu Cürgen ile Nizam Onur Sönmez de İstanbul'dan, hiç aynı masada oturmadan ama dijital ortamda sürekli irtibatta kalarak çalışmış (Birlikte yediğimiz akşam yemeğinde ilk defa aynı ortamda bulundular).
'Bienal nedir, kimin içindir, ne işe yarar'a cevap veren birer dakikalık video başvuruları ve portfolyolar değerlendirildikten sonra 500'e yakın talip içinden Vardiya'ya katılacak 122 mimarlık öğrencisi seçilmiş. Mardin'den, Stuttgart'tan, Eskişehir'den, Delft'ten...

YENİ VE ALÇAKGÖNÜLLÜ
İlk grup geçen hafta geldi; birer haftalık vardiyalar halinde bienalin bitimine kadar da hep bir trafik olacak. Farklı alanlardan profesyoneller, akademisyenler, meraklılar, hepsi önceden belirlenmiş programlar dahilinde buluşacak, kaynaşacak, tartışacak, paylaşacak, beraber üretecek. Schüco ve VitrA'nın kesenin ağzını açması sayesinde. Keşke THY de uçuruverseymiş onları, kanatlarına mı yapışırmış!
"Venedik sıcak ve nemli; pavyon serinlik vaat ediyor. Venedik eski ve gösterişli; pavyon yenilik ve alçakgönüllülük vaat ediyor" diyorlar.
Venedik gerçekten de fena sıcak ve felaket nemli; pavyon da sahiden taze bir nefes, serin bir su, bereketli bir yağmur gibi. Ferahlatıyor, hafifletiyor. Zerre üstten değil; kavrıyor, kucaklıyor.
Bize ilaç gibi geldi. Peki ya 20 yaşındayken eline böyle bir fırsat geçse ne yapmalı insan? Delirmeli sevinçten. Sonrasında gözün başka göreceği, zihnin farklı işleyeceği, dünyanın ebat değiştireceği muhakkak çünkü...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA