Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Haydarpaşa'yı yakan 'para'nın zihniyetidir

"Denizde balık kokusu döşemelerde tahtakurularıyla gelir Haydarpaşa Gar'ında bahar." Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları başlıklı büyük destanında anlattığı Haydarpaşa Garı'na bahar bu kez "balık kokusu" ile değil de "sonbahar" kisvesi içinde bir büyük yangınla geldi. O Haydarpaşa ki, Son Kuşlar'dan Suçlular Aramızda'ya bir dönem siyahbeyaz Türk filmlerinin başlangıç noktasıdır. Topkapı, Harem, Üsküdar, Boğaz Köprüsü değil, yıllar yılı heybesiyle kilimiyle, tozuyla toprağıyla, bitiyle piresiyle Anadolu'nun İstanbul'a açılan en büyük kapısıdır. Haydarpaşa şimdi koyu bir karanlıkta... Gözlerimi karanlığa kapatıp ayak seslerini dinliyorum. O müthiş uğultunun yerinde yoğun bir is ve duman kokusu... Artık sayıların bir anlamı yok, bugün kaç kişi indi trenlerden? Şark Ekspresi'nden, Toroslar'dan, Adana'dan, Pamukkale Ekspresi'nden, Afyon'dan, İzmit'ten, Gebze'den? İşte bir vapur daha adım attı mendirekten içeri; ama iskeleye yanaşamayacak. Tarihi Haydarpaşa ile eşdeğerde Gar Lokantası da maalesef kapalı artık. Büfeler de... Nâzım Usta, "İmrenilir şey değil, martıların hayatı" diyor; ama burada, Haydarpaşa Garı'nda imrenilir bir şey olmalı martıların hayatı. Çünkü ister gece, ister gündüz, insan saatlerce garın merdivenlerinde oturarak buradan İstanbul'u seyredebilir. İstanbul'u damarlarına taşıyan o heyecan başka türlü nasıl yaşanabilir? Ama o heyecan, şimdi yangından arta kalan bir sessizlik ve ıssızlık anıtı olarak durmakta Haydarpaşa'nın bedeninde... Yangın, bir kez daha rehin aldı Haydarpaşa'yı çünkü... Şimdi bilir bilmez kişiler raporlar hazırlayacak, Haydarpaşa'yı yangına rehin bırakan kişileri, kurumları araştıracak... Soruşturma dosyaları düzenlenecek... Bütün hepsi boşuna... Cinayetin faili belli aslında... 100 yıla aşan hayatında son altı-yedi yıldır olduğu kadar hiç bu kadar hakarete maruz kalmamıştı Haydarpaşa. Bedenine alışveriş merkezi, otel-motel biçtiler, acımasız kapitalizmin botokslu makyajı ile çehresini ve çevresini yağmalamaya çalıştılar. Gecekondu damını onarım mantığı ile nazik bedeninde tadilat yapmaya uğraştılar. Haydarpaşa'yı yakan basit bir elektrik kıvılcımı, bir ya da birkaç işçinin dikkatsizliği değil, onu böylesi hakarete maruz bırakan zihniyettir. Onu "kentsel dönüşüm" anlayışı kapsamında albenili bir turizm ve cazibe merkezi haline getirmeye çalışan anlayıştır. Haydarpaşa, çok yakında yaralarını sarar. Şimdiden üzerine projeler üretilmeye başlandı bile. Müze ya da sanat merkezi olmasını isteyenler bile var. Bence öyle, kendi halinde bırakalım Haydarpaşa'yı. Hayatına imrenilen martıları ile, şiirleri ve şairleri ile, filmlere konu olan yaşlı bedeni ile... İlhan Demiraslan, Haydarpaşa Garı Şiiri'ni şöyle bitiriyordu: "Haydarpaşa Garı'nda bir akşam Yalnız mı kaldınız Nasıldır çaresizlik içinde insan Anlarsınız." Ve tabii yalnızlığına çare bulamayan insanlarıyla...

NÂZIM

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA