Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SELAHATTİN DÖNMEZ

MS hastalarının yaşam kalitesini yükselten diyetler

Dünyada 2.5 milyon kişiyi etkileyen MS hastalığı, merkezi sinir sistemi ile organların bilgi iletişimini sağlayan omuriliğin, miyelin tabakası üzerindeki fiziksel tahribatın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bazı beslenme modellerinin bu hastalıkta yaşam kalitesini yükselttiği yapılan çalışmalarla kanıtlandı...

Multiple skleroz (MS), sıklıkla 20-50 yaş arasındaki genç yetişkinleri etkileyen merkezi sinir sistemi üzerinde dönüşü olmayan nörolojik hasara neden olan en yaygın kronik inflamatuvar hastalıktır. Normalde bağışıklık sistemi vücudu korurken kendi hücrelerini tanır. Ancak bilinmeyen bir nedenden dolayı sistem bozulduğunda bağışıklık sistemi kendi hücrelerine, özellikle de sinir iletimini sağlayan beyin ve omurilikteki hücrelere karşı saldırı düzenler. Otoimmün bir hastalık olan MS'in de kesin nedeni bilinmemekle birlikte, sinirleri koruyan miyelin kılıflara karşı antikor üretimi sonucunda MS hastalığının geliştiği düşünülmektedir. Vücudun kendi hücrelerine karşı antikor oluşturarak miyelin kılıflarına saldırdığında 'plak' adı verilen hasarlı bölgeler oluşur ve sinir hücrelerinin tahribiyle sonuçlanır. Bunun sonucunda yürüme, konuşma, görme gibi eylemlerde bozulmalar olabilir, bunlara MS atakları denir. Hastalığın semptomları hafif, orta veya ağır şiddette seyredebilir. Sık görülen semptomlar yorgunluk, görme bozuklukları, yürüyüş bozuklukları, kas güçsüzlüğü, kas spazmları, mesane ve bağırsak problemleridir. Kadınlarda erkeklerden 2,5 kat daha fazla görülmesine rağmen semptomatik olarak erkekleri daha çok etkilediğine dair çalışmalar bulunmaktadır.




TANI NASIL KONULUR?
MS tanısı için spesifik bir test bulunmamaktadır. Tanı için; klinik bulgulara, kan tetkiklerine, beyin omurilik sıvısı (BOS) analizine ve özellikle manyetik rezonans görüntülemeye (MRG) bakılmaktadır. Türk Nöroloji Derneği, tanı koyarken BOS analizi ve MRG'ye ek olarak hemogram, sedimentasyon, C-reaktif protein (CRP), plazma glukoz düzeyi, karaciğer, böbrek ve tiroid fonksiyon testleri, D vitamini, folik asit, B12 vitamini düzeylerini de dikkate almaktadır.

YETERSİZ BESLENME RİSKLİ
Yetersiz beslenme, MS'li hastalarda bağışıklık sisteminin bozulmasına yol açabilir. Bu da zihinsel fonksiyonu, kas gücünü etkiler ve belirli besin öğesi eksiklikleri riskini arttırır ve bu MS'in klinik belirtilerinin artmasına neden olabilir. Hastalık ilerledikçe, beyin sinirlerinin hasarı sonrası yutma güçlüğü gibi oral alımı daha da bozan nörolojik durumlar ortaya çıkabilir. Bu durumda katı gıdalardan yumuşak veya püre halindeki yiyeceklere, zaman içinde ise aspirasyondan korunmak için yoğun sıvılara geçmek gerekebilir. MS'li hastalar obezite için de risk altındadır. Kas güçsüzlüğüne bağlı olarak gelişen hareketsizlik ve çeşitli ilaçlar kilo alımında artışa neden olabilir. Yatağa bağımlı hastalarda, obezite ve sağlıksız beslenme davranışları bası yarasına ve pıhtı oluşumuna neden olabilir.



B12 VE D VİTAMİNİ ÖNEMLİ
B12 vitamini beyin ve omurilikteki sinir hücrelerini koruyan protein ve yağ içerikli miyelin yapısının korunmasında görev alır, ayrıca bağışıklık sistemini düzenleyici bir etkisi de vardır. B12 vitamini eksikliği, bozulmuş miyelin yapımına yol açabilir. Eksikliğinde hematolojik ve nörolojik belirtilerin görüldüğü B12 vitamininin MS ile ilişkisi konusunda yapılan çalışmalarda, vitamin B12 düzeylerinin azalmasının MS yatkınlığını artırabileceğini ve hastalığının aktivitesini değiştirebileceğini belirtilmektedir. Kandaki B12 vitamini seviyesi düşük olan MS hastalarının normal seviyede olanlara göre özürlülük skoru daha yüksek, dış uyaranlara karşı verdikleri yanıtlar gecikmiştir. Bu nedenle MS tanısı alan hastalarda B12 vitamin düzeylerinin takip edilmesini ve gerektiğinde takviye edilmesini öneriyorum. Son yıllarda birçok çalışmada D vitamini eksikliğinde Tip 1 diyabet, MS, Crohn hastalığı gibi birçok otoimmün hastalık riskinde artış olduğu gösterilmiştir.

BESLENME TEDAVİSİNDE FARKLI YAKLAŞIMLAR
Beslenme, MS hastalarında hem hastalığın oluşumunda hem de tedavisinde önemlidir. Ancak multiple skleroz riskini azaltan ve hastalığın gidişatını olumlu yönde etkileyen spesifik bir diyet bulunmamaktadır. Bununla birlikte ketojenik diyet, Swank diyeti, Paleo diyeti gibi farklı diyet modellerinin MS'de ölüm, yaşam kalitesi ve yorgunluk düzeyi üzerinde yararlı etkilerinin bulunduğu bildirilmektedir.

KETOJENİK DİYET: Yüksek yağlı, düşük proteinli ve düşük karbonhidratlı bir diyet olan ketojenik diyetin hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, beyin hacminin küçülmesini engellediği, hareket bozukluklarını iyileştirdiği görülmüştür. Ayrıca hastaların yorgunluk ve depresyon düzeylerinde de iyileşmeye yol açıyor. Üç ay boyunca uygulanan ketojenik diyetin insülin direncini ve çeşitli serum inflamatuvar belirteçleri azalttığı saptanmıştır.

SWANK DİYETİ: Az yağlı olan Swank diyeti, 10-15 gün doymuş yağ ve 20- 40 g/gün doymamış yağ olmak üzere yağ tüketimini sınırlandırmaktadır.
Bu diyet modelinde antiinflamatuvar etkiye sahip; 5 gram morina balığı karaciğer yağı, 10-15 gram balık yağı ve haftada en az 3 kez balık tüketimi yer almaktadır. Swank diyetinde tüm meyve ve sebzelere izin verilmektedir ve miktarları sınırlandırılmamıştır. Diyette günde en az iki porsiyon meyve ve sebze tüketilmesi önerilir. Derisiz tavuk ve hindi etine izin verilmektedir ancak kırmızı et ilk yıl yasaklanmıştır. Ancak bu diyetin MS hastaları üzerinde yararlı etkilerinin netlik kazanması için daha büyük örneklemde daha uzun süreli çalışmalara ihtiyaç vardır.

PALEO DİYETİ: Yağsız et, balık, kabuklu yemişler, sebzeler, meyveler, yumurta gibi besinlerden oluşan Paleo diyeti; B, D, E ve K vitamini, PUFA'lar, koenzim Q10, a-lipoik asit, polifenoller, karotenoidler, çinko ve selenyumdan zengindir. Bu besin bileşenleri sayesinde MS'de mitokondriyal mekanizma aracılığıyla beyin hücrelerini korumakta, hastaların yorgunluk düzeylerini ve yaşam kalitelerini iyileştirmektedir.




HASTALIĞA EN İYİ GELEN AKDENİZ DİYETİ
Bugüne kadar yapılan tüm araştırmalar temelde Akdeniz Diyeti'nde bulunan zeytinyağı, taze sebze ve meyveler, kuru yemişler, tam tahıllar sebebiyle polifenollerden çok yüksek miktarda tüketmelerinden dolayı hatta uzun yaşayanların yoğun olarak bu bölgede bulunması nedeniyle beyin koruyucu etkisi olduğu sonucu ağır basmaktadır. MS hastalarının genelde ağırlaştığı dönem daha orta yaşları bulmaktadır. Ve kırmızı et, hidrojenize yağlar, şekerden çok ve sebze içermeyen beslenmenin hastalığın gidişatını daha hızlandırdığı belirtilmektedir. Hatta bitkisel besinlerden arındırılmış beslenmenin 2 kat daha fazla MS hastalığının oluşmasına katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda sağlıklı yaşamda meyve, sebze, baklagiller, taze meyve suları, çay, kahve gibi polifenollerden zengin yiyecek ve içecekleri tüketmenin özellikle kuersetin, resveratrol alımına bağlı olarak beyinde hasara neden olan radikallerin temizlenmesini sağlamaktadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA