Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

En iyi kim kıvırır?

Kıymetli okur, artık kabul ediniz ki bende müthiş bir sezgi ya da 'şom ağız' var.
Geçen hafta artık etin bir ziynet eşyası özelliği kazandığını yazdım, yazımın mürekkebi kurumadan 47 yaşındaki bir akademisyen hanımın bir alışveriş merkezinden et ürünleri çalarken yakalandığı haberi medyaya yansıdı. Bunun entelektüel bir protesto eylemi olup olmadığı meselesi kafama takıldı, kati bir bilgiye ulaşamadım. Neyse, netice itibarıyla haber değeri taşıyan bir hadiseden söz ediyoruz: Et fiyatlarının insanı ısırması...
Et çılgınlığı önümüzdeki Kurban Bayramı'ndan sonra canlı hayvan miktarının azalmasıyla daha da acayipleşebilir. Bakınız, mühim hopkültür insanlarımız da 'etli' açıklamalar yapmaya başladı.
Malumunuzdur, neden ve nasıl meşhur olduğunu hiç anlayamadığım Lady Gaga namıyla tanınan ecnebi hanım, geçenlerde vücuduna antrikotları sarıp piyasaya çıkmıştı. Hayattaki en büyük bahtsızlığının kendisi olduğunu düşündüğüm Sibel Tüzün de, muhtemelen yeni imajında niye böyle bir iş düşünemediğine hayıflanarak, "Kasaptan aldığım etle davete katılamam ki," diye açıklama yaptı.
Maşallah, boyu da bir hayli var. Acaba bütçeyi aşar manasında mı etti o lafları?
Şimdi palavradan haber icat ettiğimi falan sanacaksınız ama aynen şöyle bir habere de rastladı bu gözler: "Yüksek fiyatlarıyla rekora koşan et, icralık ürünler arasına da girdi. İstanbul'daki bir borçluya ait 100 kilogram et, 1.200 TL muhammen bedelle icraya düştü!" Bir 'et borsası' oluştuğunu biliyor muydunuz peki? Girin etfiyat.com adresine de gözlerinizle görün...

SEVDA DEMİREL'İ DE YARIŞMAYA ALIN
Aslında medyamız, bizi bu tatsız zam haberlerinin etkisinden kurtarmak için elinden geleni yapıyor. Evet efendim, medyamız, halkın haber alma hakkını en kutsal değeri saydığındandır ki, geçtiğimiz hafta, 'Güney Avusturyalı' ruh hastası bir kütüphane memurunun, göbeğinde biriken pamukçukları kavanozlara doldurup biriktirme hikâyesini ayrıntısıyla bizlere aktardı. Arkadaşın Avusturya'nın güneyinden olması okura ne ifade eder bilemem ama haberde 'göbeğini kaşıyan adam' tartışmasına bir gönderme olduğundan şüpheleniyorum... 'Göbeğini kaşıyan adam' gibi, bir de 'döner tekme atan kadın' tartışması başlatmak istiyorum efendim. Malumunuz, muazzam eşkalli medyatik simamız Sevda Demirel, son süreçte meşhur olmaya çalışan bir şarkıcı beyle canlı yayına çıkıp, arkadaşı döner tekme atarak ağzını burnunu kırmakla tehdit etti. 2010 sonbahar sezonu promosyon kampanyası tadında bir hadiseydi tabii ama 'buradan' yetkililere sesleneyim ve Sevda Hanım'ı Acun Bey'in yeni girişimi olan dans yarışmasına almalarını önererek vatandaşlık görevimi yerine getirmiş olayım.
Kanaatimce Sevda Hanım yarışmaya eklenirse hem ortama hareket katar hem de ne iş yaptığı belli olur...

GAZETECİ MİSİN, DANSÖZ MÜ?
Bu vesileyle, medyamızın etkili simalarının artık mutfak robotu gibi bir işlev görmeye başladığına da çekmek isterim. Köşe yazılarını teslim ettikten, program çekimleri falan bittikten sonra, halkımızı eğlendirme görevini ifa etmeye başlayacaklar, Güneri Cıvaoğlu ile Sibel Arna...
Genç gazetecilerimizden Sibel Arna'nın, "İyi kıvırırım," diyerek katıldığı program tanıtımına bakarken, yazın kaleme aldığı bir eser geldi aklıma. Bebeğinin dadısıyla tatile gitmiş, dadının insan olduğunu nasıl keşfettiğini anlatıyordu eserinde. Halbuki dadının tatilde çalıştığını unutmaması gerekiyordu. Hele arkadaşı Tülin'in bebeğinin bakıcısına ne denmeliydi? Tatilde koskoca bir saat boyunca bebek bakmak yerine göbek dansı kursuna gitmeye heves etmişti! "Kardeşim, dadı mısın dansöz mü?!" diye soruyor, söz konusu dadı için 'kıvrak insan' tabirini kullanıyordu... Hatta tüplü dalışa 'bile' heves etme gafletine düşen bu dadının kafasını, kendisi olsa, tüpsüz falan suya gömeceğini beyan ediyordu.
İşte dans yarışması tanıtımında Sibel Arna'yı öyle, "İyi kıvırırım," şeklinde görünce, gözümün önünden film şeridi gibi bunlar geçti. "Kardeşim, gazeteci misin, dansöz mü?" diye sormak istedim.
Sonra vazgeçtim. Hiç lüzumu yok... Belli ki hayat böyle bir gaibe doğru akıp gidiyor... En iyisi, tüpsüz falan, salıvermek kendimizi akıntıya... Öyle hep beraber kıvırmaya başlamak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA