Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERHAN AFYONCU

Doğu Akdeniz’in hakimiyeti için 448 yıl önce Kıbrıs’ı fethettik

Osmanlı Devleti’nin Doğu Akdeniz’deki ana karaları ele geçirmesinin ardından Kıbrıs stratejik olarak önem kazanmıştı. II. Selim döneminde Doğu Akdeniz’deki hakimiyetin tamamlanması için 448 yıl önce Venedik’in kontrolündeki Kıbrıs bir yıl süren bir kuşatma sonucunda, binlerce şehit verilerek fethedilmişti

Müslümanlar'ın Kıbrıs'ı ilk fethetme teşebbüsleri Hazreti Osman dönemindeydi. Suriye Valisi Muaviye'nin ısrarıyla yapılan sefer sonucunda, Kıbrıs vergiye bağlandı. Seferde, Hazreti Peygamber'in süt halası Ümmü Haram da şehit düştü. Türbesi bugün Kıbrıs Rum kesiminde, Larnaka şehrinin dışındadır ve Hala Sultan Tekkesi diye anılır. Osmanlı gemileri Kıbrıs önlerinden geçerken bu türbeyi top atışlarıyla selamlarlardı.

DOĞU AKDENİZ'İN HAKİMİYETİ
Osmanlılar, Yıldırım döneminde Akdeniz'e indiler. Fatih ve II. Bâyezid döneminde Akdeniz bölgesindeki hakimiyet alanı genişledi. Osmanlı donanması 1488'de Kıbrıs önlerinde göründü. Bu gelişme üzerine Venedik, 1489'da Kıbrıs'ı ele geçirdi.
Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Çukurova bölgesine hakim olundu.
Yavuz'un Memlük Devleti'ni ortadan kaldırmasından sonra Suriye, Lübnan.
Filistin ve Mısır'a hakim olunmasıyla Doğu Akdeniz'deki ana karalar Osmanlı toprağı olmuştu.
Venedik, Kıbrıs için Memlük Devleti'ne yılda 8 bin düka altını değerinde kumaşı vergi olarak veriyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nun, Memlük Devleti'ni ortadan kaldırmasının ardından, Venedik Kıbrıs vergisini Osmanlılar'a ödemeye başladı.
Doğu Akdeniz çevresindeki bütün ülkeler teker teker ele geçirilince Kıbrıs'ın stratejik önemi daha da arttı. Adanın fethi, Akdeniz'de Osmanlı hâkimiyetinin kesin olarak tesis edilmesi için gerekliydi.
Kıbrıs, 1489'dan beri korsanlığı destekleyen Venedik'in elindeydi. Doğu Akdeniz'de tam olarak hakimiyet tesis etmek isteyen Osmanlılar için Kıbrıs'ın Venedikliler'in elinde bulunması mahzurluydu. Mısır ile Anadolu'nun güvenli bir şekilde irtibat kurmasına engel olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nun kıyılarının güvenliğini de tehdit etmekteydi. Kıbrıs'ta üslenen korsanların Osmanlı gemilerine verdiği zarar sebebiyle Venedik defalarca uyarılmışsa da bir sonuç çıkmamıştı.
Kanunî döneminde Doğu ve Bata seferleri yüzünden Kıbrıs'a sıra gelmemişti. II. Selim döneminde Osmanlılar'ın Doğu Akdeniz'e hakim olma süreci çerçevesinde Kıbrıs'ı fethetmesi artık kaçınılmaz olmuştu. Lala Mustafa Paşa ve ekibi Kıbrıs'ın bir an önce fethedilmesinden yanaydı. Sokollu Mehmed Paşa ise İspanya Müslümanları'na yardım ve Don- Volga kanalı projesini ön planda tutmakta ve Kıbrıs'a yapılacak bir seferin Batı'da Osmanlı aleyhine bir ittifaka dönüşebileceğini ileri sürmekteydi.



KIBRIS İÇİN FETVA

II. Selim 1568'de Kıbrıs'ın fethi için hazırlıklara başlanması emrini verdi. 1569 yılı boyunca hazırlıklar yapıldı. Fransa'yla çok kapsamlı bir kapitülasyon anlaşması imzalanarak Kıbrıs'a sefer açıldığında Batı'da Osmanlılar aleyhine yürütülecek bir ittifakın gücü azaltıldı.
1570'te Mısır'dan şeker ve pirinç getiren bir geminin Kıbrıs'ta barınan korsanlar tarafından zaptedilmesi üzerine, Kıbrıs seferi için düğmeye basıldı. Devrin Şeyhülislamı Ebussuud Efendi, bir zamanlar İslam toprağı olan Kıbrıs'ın Hristiyanlar'ın eline geçmesiyle, buradaki mescit ve medreselerin harap olduğu ve bu beldenin tekrar Müslümanlar'ın eline geçmesinin İslam âleminin lideri olan Osmanlılara düştüğü şeklinde bir fetva verdi.
Osmanlı İmparatorluğu, Kıbrıs seferi sırasında cephenin genişlememesi için Avusturya ve İran ile ilişkilerini iyi tutmaya gayret gösterdi. Venedikliler, Osmanlılar'ın donanmayı hazırlamasından, kendi üzerine bir sefer hazırlığına giriştiğinden şüphelendiler.
Türkler'in hazırlıklarının kendi üzerlerine olduğunu anlayınca, papanın aracılığıyla Haçlı ittifakı için harekete geçtiler. Alman İmparatoru Maksimilyan, Avusturya'nın Osmanlılar'la sulh içerisinde olması sebebiyle ittifaka yanaşmadı. Fransa, Osmanlılar'la olan ticari ilişkileri sebebiyle değil ittifak kurmak, Venedik'in aleyhine çalışıp, Alman prensliklerinin ittifaka katılmasını önledi.
Venedik'le ittifaka sadece İspanya ve Papalık katıldı.
Malta şövalyeleri ile bazı İtalyan prenslikleri de ittifakı desteklediler.
Osmanlı yönetimi, bu ittifakı haber alınca Bosna Eyaleti'nin güney sancaklarını tahkim ettirip, donanmadaki gemi miktarını artırdı. Savaş ilan edilmeden Venedik'e bir elçi gönderildi. Osmanlı elçisi Kubad Çavuş, Kıbrıs ve Dalmaçya kıyılarında meydana gelen korsan saldırılarından devletinin şikayetini dile getirerek, sulhun devamı için Kıbrıs'ın kendilerine verilmesini istedi. Venedik senatosunun bu talebi reddetmesi üzerine iki devlet arasındaki sulh bozuldu ve Osmanlı kuvvetleri harekete geçti.



BİR YIL SÜREN KUŞATMA

Kıbrıs'ın fethi için Serdar Lala Mustafa Paşa ve Donanma Komutanı Piyale Paşa 300 civarında gemi ve 60 bin askerle 1570'in bahar aylarında üç grup hâlinde Kıbrıs üzerine hareket etti. İstanbul'dan hareket eden Osmanlı donanması Finike'ye yaklaşarak, burada bekleyen askerleri de alıp, temmuz ayının başında Limasol Koyu'na demirledi.
İlk olarak ele geçirilen yer bu koydaki Leftari kalesi oldu. Osmanlı kuvvetleri Haçlı donanması adaya yardıma yetişmeden Kıbrıs'a çıktı.
Adaya ayak basılmasının ikinci haftası Girne fethedildi. Ardından adanın önemli merkezlerinden Lefkoşe kuşatıldı. Behram Paşa, Larnaka koyunda zahire ve cephane gemilerini muhafaza ederken, Piyale Paşa da denizden gelebilecek düşman kuvvetlerini bekliyordu. Bir kısım kuvvetler ise Magosa'nın dışarı ile irtibatını engellemek için görevlendirilmişti. Bu sırada Şam ve Halep eyaletlerinin askerleri de adaya gelmişti. Lefkoşe'nin 50 günlük bir kuşatmanın ardından ele geçirilmesi üzerine, Baf ve Limasol kaleleri teslim oldu. Daha sonra Osmanlılar tarafından Tuzla diye anılan Larnaka fethedildi. Adada ele geçirilemeyen tek önemli merkez olarak Magosa kalmıştı.
Adanın son önemli mevkii olan Magosa kuşatıldığında kış yaklaşmıştı. Oldukça büyük olan kale iyi tahkim edilmiş ve bir tarafı deniz olduğu için Lefkoşe derecesinde sıkıştırılamıyordu. Muhasara sürerken Venedik gemileri, Magosa'ya mühimmat ve asker ikmalinde bulunmayı başardılar.
Bahar geldiğinde Türk kuvvetleri şehri tekrar sıkıştırmaya başladı. Bir taraftan topçu ateşi sürerken, bir taraftan da kazılan lağımlarla kalenin surları tahrip edilmeye çalışılıyordu. Türk kuvvetlerinin bütün uğraşlarına rağmen, kale komutanı Marco- Antonio Bragandino'nun çabaları ve kahramanlığı şehrin düşmesini engellemekteydi.
Magosa'nın ikmal yollarının kesilmesi, şehrin daha fazla direnmesi imkânını ortadan kaldırınca, kale 1 Ağustos 1571'de teslim oldu. On bir aydan beri muhasara edilen Magosa'nın zaptıyla Kıbrıs'ın fethi tamamlanmıştı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA