Hayat notları
Bazen amaçlarımızdan, kendi doğamızdan, istemeden hızla uzaklaşırız...
Bazen de elimizde bulunan değerlere, olanaklara, yeteneklerimize, umutlarımıza, yapabileceklerimize, başarabileceklerimize yabancılaşırız...
İnsan olmanın, en önemli tuzağıdır "yabancılaşma" aslında...
İnsanlaşmanın, yüceltilecek insanlığın karşısındaki gizli tuzak...
İnsanın kendisini gerçekleştirmesinin büyük engeli...
İnsanın kendi özüne yabancılaşması...
Böyle sözcüklerle girdim, diye bu yazıya, çok önemli laflar edeceğimi sanmayın sakın...
Sadece bu yazının girişini bana hissettiren minik bir öyküyü aktaracağım size...
Belki beklenmedik rüzgarlarda, aniden savrulduğumuz günlerin tanıklığını yaptığımız bu topraklarda, sıkıcı gündemden de uzaklaşmış oluruz hep birlikte.
***
Adam elmasların alelade çakıl taşları kadar çok olduğu esrarengiz bir adadan sözedildiğini duymuştu. Böylece Yakup bir gün evinden ayrılıp, uzaklardaki limana gitmek üzere yola koyuldu. Oraya ulaştığında elmas adasının gerçekten var olduğunu öğrendi.
Ama acele etmesi gerekecekti. Çünkü adaya sadece her yedi yılda bir, bir tekne gidiyordu ve o da, az sonra yola çıkıyordu. Yakup karar verdi ve tekneye koştu. Adaya vardığında duyduklarının hepsinin doğru olduğunu gördü!
Eve döndüğünde nasıl zengin olacağını hayal ederek dizlerinin üzerine çöken Yakup, torbalarını ışıklar saçan değerli taşlarla doldurdu.
Nasıl olduysa tam o sırada ada sakinlerinden biri ona yaklaştı:
"Torbalarını bu değersiz çakıl taşlarıyla doldurarak zamanını boşuna harcıyorsun" dedi yeni gelen; "Yedi yıl burada kalacağın için kendine bakmanın bir yolunu bulsan iyi edersin. Bir mesleğin var mı?"
"Ben mum yaparım" dedi Yakup...
Yakup aynen bunu yaptı. Çok geçmeden giderek büyüyen bir iş kurdu.
Aslında, kendisiyle rekabet edecek başka bir mum yapımcısı olmadığı için adadaki en önemli adam haline geldi. Daha Yakup farkına bile varmadan yedi yıl geçmişti...
Nihayet bir gün tekne geri geldi.
Bunu gören Yakup, telaş içinde eşyalarını toplayarak tekneye bindi. Eve döndüğünde ailesi sabırsızlıkla bavullarına baktıktan sonra, gözlerini hayret içinde Yakup'a dikti:
Yakup gülmekle yetindi.
Mumlar, onu adada, hem önemli hem de değerli bir insan yapmıştı!
Yakup, konuşmak için ağzını açtığında birden hakikati gördü...
Adaya gitmesindeki amacı unutmuştu; hala evden ayrıldığı sırada sahip olduklarından daha değerli bir şey yoktu... Yakup, işte bunu anladı...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.