Bir put daha devrilirken
Her 24 Nisan öncesi, Amerika Temsilciler Meclisi'nin "Ermeni soykırım yasa tasarısını kabul edecek" korkusu sarıyor Türkiye'yi.
Ülke olarak artık travmaya dönüşen bu stresi kaldıramaz olduk.
Kimi "Tanısınlar ne olursa olsun" noktasına gelir, kimi de "Gavur oyunu" deyip çaresizce bizim dışımızda oynanan bu oyuna lanet eder.
Ve her sene "Oh bu sene de Amerika tasarıyı kabul etmedi" diyerek yıllarca öteledik kendi yüzleşmemizi.
Ve ne acıdır ki Türkiye'nin hep ertelediği bu yüzleşme meselesi, bazı "Batılı" ülkelerin elinde dev gibi bir soruna dönüşüyordu.
Kendi ellerimizle teslim oluyorduk. Başka ülkelerin blöflerle ördüğü bir masanın hep yenilen oyuncusuyduk maalesef.
Bazı ülkelerin Demokles'in Kılıcı haline dönüştürdüğü meselenin, kangrene dönüşmesinde kendi etkimizin de olduğunu anlamaya başladık.
Hrant Dink'in ısrarla dediği şey buydu işte. Bu diasporadakilerin veya Batılı bazı ülkelerin oyuncağı haline dönüştürülemeyecek kadar "bizim" meselemizdi aslında.
Tam da o esnada bir arkadaşımla oturuyordum.
Arkadaşımın anneannesi Ermeni tehcirinde 7 yaşındaymış ve Elazığ'da yolda ölmesin diye bir Türk ailesine evlatlık verilmiş kız kardeşiyle birlikte. Ve bu konuyla ilgili tek kelime konuşmamış yaşarken. "Anneannem Müslüman olmuştu. Ama hep hüzünlüydü" diye anlattı nenesini. Binlerce hikaye duymuşuzdur böyle can yakan.
Kürt sorunu konusunda ezber bozduğu gibi. 30 yıldır akan kanı durduracak bir çözüm sürecini başlattığı gibi Ermeni tehciri üzerinden ensemizde boza pişirenlerin, Türkiye düşmanlarının ellerinden bu kozu alabilir miydi?
Evet Başbakan Erdoğan yine yaptı yapacağını.
12 yıl önceki Türkiye ile Yeni Türkiye arasında kocaman farkı göremeyenlere inat yeni bir pencere açıyordu Türkiye.Yeni Türkiye'de dindarlar var Kürtler var Aleviler Ermeniler var.
12 yılda yapılan demokratik açılımlar ve kendi tarihimizle yüzleşmemiz, Türkiye için en az Kurtuluş savaşı kadar önemli ve gerekliydi. Ve bu oluyordu.
Türkiye son 12 yıldır bir zihniyet değişikliği yaşıyor.
Dersim'den özür dilenmesi, Kürtlerden özür dilenmesi ve şimdi de Ermeni vatandaşlarımıza başsağlığı dilenmesi.
Bunlar korkulacak adımlar değil. Bunlar yıllarca üzerine korku imparatorluğu oluşturulan tabu kalelerinin bir bir yıkılmasıdır.
Küçük, içe dönük, kendi halkıyla uğraşmaktan başka ufku olmayan bir ülke değiliz artık.
Velhasıl kelam!
Başbakan Erdoğan, ulus devlet refleksi ile inşa edilmiş korku putlarından birini daha devirdi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.