Yetenek Sizsiniz jürisinin 'sorumluluğunu' zaman zaman bu sütunlarda hatırlatma ihtiyacı hissediyorum. Zira onlar bizim toplumumuzda neyin yetenek olup neyin olmadığını ayırt etmeye yarayan birer turnusol kağıdı görevi üstleniyorlar.
Ekran karşısındaki insanların pek çoğu 'yetenek' algılarını bu programa göre şekillendiriyorlar.
İşte bu nedenle verdikleri kararlar, yaptıkları konuşmalar önemli...
Yarışmada zaman zaman cam yiyenleri, jilet yutanları, orasına burasına şiş batırıp cam kırıklarının üzerine atlayanları, gırtlağında mızrak eğenleri filan da izliyoruz.
Şahsen bunların 'yetenek' olduğuna inanmıyorum. Şimdi tutup "O zaman sen de yapsana" diyecekler. Yahu niye yapayım ki? Ne gereği var? Bu 'yeteneğimden'(!) insanlık ne fayda görecek? Aksine, yüce Allah'ın koruyup sakınmam için verdiği vücuduma eziyet edeceğim, öyle mi?
Diyorlar ki; "Bu gösteriler azimle insan vücudunun nasıl disipline edileceğini öğretiyor." İyi de bunun başka yolu var: Spor...
Eğer vücudunu o kadar iyi eğitebiliyorsan, git olimpiyatlardan madalya getir kardeşim...

DENEMEYİN DEMEK YETER Mİ?
Peki, bu tür gösteriler sırasında ekranda "Evde denemeyin" yazması, yapımcının sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırıyor mu dersiniz?
O gösteriyi izledikten sonra ertesi gün sokakta çocukların cam kırıklarının üzerine atlamayacaklarından emin misiniz?
Tabii ki o kadar saf değilim.
Yarışmanın 'şov eksiğinin' bu yolla tamamlanmaya çalıştığını anlayacak kadar televizyon sektörüyle içli dışlıyım. Ama burada çok ince bir nüans var. Bunu bir panayır gösterisi olarak sunmayı anlarım. Ama yetenek yarışmasında insanların karşısına çıkartılınca; miniklerin kafalarının bulanmasına neden oluyor.
İçlerinden "Jilet yutsam beni de bu kadar alkışlarlar mı? Yıllardır bana yeteneksiz diyen babamın karşısına geçip yanağıma şiş saplasam beni sever mi?" diye geçirmeyecekleri ne malum? Nasıl olsa şarkı söyleyen de, piyano çalan da, bardak yiyen de aynı kategoride değerlendiriliyor; çocuk ne yapsın?