YÜKSEL AYTUĞ

Mizaha yeni soluk: kardeş payı

İşler Güçler bana göre son yıllarda ekranlarda komedi adına yapılmış en farklı işti. Çalgı Çengi ve Düğün Dernek de bugüne kadar beni en çok güldüren beş sinema filminden ikisiydi. Ahmet Kural ve Murat Cemcir şimdilerde yollarına Star ekranlarındaki Kardeş Payı ile devam ediyorlar.
Yüksek beklentim nedeniyle dizinin ilk bölümüne biraz temkinli yaklaşmıştım. Ama iki haftada öyle bir istim tuttular ki, yeniden tiryakileri oldum.
BİR SEZONLUK ESPRİ
Diziyi eğer pür dikkat izlemezseniz, yarısını kaçırıyorsunuz. Çünkü insan bir espriye kahkaha patlatırken, hemen ardından gelen ikincisini ıskalıyor. Bu nedenle tavsiyem, televizyonda değil, internet ortamında, durdurup bazen geri sararak izlemeniz. Yeni yetme komedyenlere bir de tüyo vereyim: Hızlı not almasını bilen bir stand-up'çı için Kardeş Payı'nın bir bölümünden koca bir sezonluk gösteriye yetecek kadar espri devşirilebilir...
Bu arada üçüncü kardeş Seda Bakan da (Feyyza) harikalar yaratıyor. Bu kızın daha önceki dizilerinde sergilediği tüm 'donuk kareleri' izleyip de ondan şahane bir komedi oyuncusu çıkacağını kim öngördüyse, bin kere helal olsun... Hele ona aşık mahalle ergenleriyle diyalogları yok mu, topyekun bitiriyor beni... (Feyyza'nın isminin neden iki 'y' ile yazıldığını merak edenler olabilir. Babaları, hasta Beşiktaş taraftarıymış. Efsane forvet Metin- Ali-Feyyaz'ı tamamlamak isterken üçüncü çocuk kız olunca, Feyyaz isminde harf değişikliği yapmış!)
Diziyi cazip kılan faktörler senarist Selçuk Aydemir'in tükenmez espri dağarcığı ya da Ahmet Kural ile Murat Cemcir'ın enfes performansı değil. Çılgın kurgusu ve tam yerine konulan dozunda animasyonları da 'işte kalite' dedirtiyor.
Ancak diziyi izlemeden, buraya kadar yazdıklarımı okuyanlar Kardeş Payı'nı sadece uçuk kaçık sokak esprilerinden ibaret bir sabun köpüğü sandılarsa, fena aldanırlar. Komedinin içine ustaca yerleştirilmiş sosyal mesajlar, hatta 'ucu yanık aşk mektupları' diziyi daha bir değerli kılıyor. Son bölümde Eda ile Metin arasındaki aşk diyaloğuna ne Medcezir'de, ne Kurt Seyit ve Sura'da şahit olabilirdiniz. Eda, içinden şöyle diyordu aşığı Metin'e:
"Okul kantinlerinde satılan o ucuz kalemler gibisin. Dışın allı pulu, rengarenk; ama için kırıklarla dolu..." Vay ki ne vay!..
Bu arada aşıkların isminin Eda ile Metin olması, size de Eda-Metin Özülkü romantizmine bir gönderme gibi gelmedi mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.