Öğrendim ki...
En büyük erdem, bilmediğini bilmektir. İşte Gülben'i okura yaklaştıran da bu farkındalık. Nasıl bilmediğini ve nasıl öğrendiğini neredeyse bir çocuk masumiyeti içinde anlatıyor Gülben. Onun bir dönem ağırlıklı olarak maddesel güzelliklere odaklı yaşam felsefesinin nasıl ham yün gibi eğrildiğini gözlemliyorsunuz anlattıklarıyla. Hayatın anlamını nasıl usul usul çözmeye çalıştığına, özellikle yeni hayat arkadaşını bulduktan sonra maddesel dünyadan nasıl kulaç kulaç uhrevi okyanuslara açıldığına şahit oluyorsunuz.
Gülben'in kitabı neredeyse yaz başından beri elimde. İncecik kitabı bitiremediğimden değil, bitirmek istemediğimden... Ben şiir kitaplarını ve kişisel gelişim eserlerini de öyle okurum. Her gün bir-iki şiir, birkaç sayfa.. Çünkü onları özümsemek, hazmetmek gerekir. Bir şiirin anlamını, derinliğini kavramadan, onun üzerinizde yarattığı etkiyi, duygusal değişimi fark etmeden diğerine geçerseniz, bir öncekine haksızlık etmiş olursunuz. Bu nedenle ben de Gülben ile beraber, onunla aynı adımları atarak 'öğrenmeyi' tercih ediyorum.
Eline, zihnine, ruhuna, kalemine sağlık Gülben...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.