Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Neredesiniz Atatürk sevdalıları?

TRT'yi 'Atatürk karşıtlığı' ile suçlayanlar çoğunluktaydı. "Bir sürü dönem dizisi yapıyorlar ama Atatürk'le ilgili ne bir dizi ne de film çekiyorlar" diye topa tutuyorlardı. Şimdilerde TRT'nin Kurtuluş Savaşı'nı, milli mücadeleyi, Atatürk ve onun silah arkadaşları ekseninde anlatan son derece kaliteli bir dizisi var. Adı, Ya İstiklal Ya Ölüm... Yüzü eskimemiş oyuncularla, tarihi gerçekleri tüm yalınlığıyla anlatan, hamasetten uzak, son derece özenle hazırlanmış bir dizi. Mekanlar, kostümler, aksesuarlar bir dönem hayranlıkla izlediğimiz BBC'nin dönem dizilerini aratmayacak düzeyde. Yani izlenmemesi için ortada hiçbir teknik neden yok. Gelin görün ki bu kaliteli dizi, reyting listelerinin üst sıralarına tutunmakta büyük güçlük çekiyor.
Atatürk'ü sadece muhalefet malzemesi olarak 'kullanan' kesim, büyük ihtimalle pazartesi geceleri Çukur'u tercih ediyor.
Ya İstiklal Ya Ölüm'ün; Muhteşem Süleyman, Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman ve Payitaht: Abdülhamid kadar izlenmemesi, kimin ayıbıdır acaba?

Ana yüreği işte...
Helal olsun Müge Anlı'ya... Böylesine kritik bir dönemde, pek çok izleyicinin 'bağımlılığı' haline gelen programını neredeyse 'hayatı pahasına' devam ettiriyor. Yine cinayetleri aydınlatıyor, kayıpları buluyor, hayırlar işliyor, birbirinden önemli toplumsal mesajlar veriyor.
Geçenlerde hepimiz Ayşe Yücel'in hikayesiyle duygulandık. Çocuğunu 27 yıl önce terk etmek zorunda kalmıştı. Çünkü cebinde tek kuruş parası yoktu. Ona bakamıyordu. Etrafında yardımcı olacak kimi kimsesi de bulunmuyordu. Müge Anlı ve ekibi kısa sürede o evlada ulaştı. Adam neredeyse 'zorla' telefona bağlandı. Annesine kızgındı. Terk edilmeyi bir türlü içine sindiremiyordu. "Bana annelikten söz etme" diye öfkeyle seslendi annesine. Kadıncağız önce durumunu izah etmeye çalıştı. Baktı ki olmuyor, kaderine razı oldu. Dedi ki, "Olsun oğlum. Ben senin hayatta ve sağlıklı olduğunu öğrendim, sesini bir kez olsun duydum ya, bu bile bana yeter." Ertesi gün Müge Anlı hepimizin yüreğini ferahlatan gelişmeleri anlattı. Yayından sonra oğul, annesini aramış, "Seni anne olarak kabul etmek istemiyorum. Ama herhangi bir ihtiyacın olduğunda beni arayabilirsin. Arada bir seni ziyarete de geleceğim, sana torunlarını göstereceğim" demişti. Müge'nin gözlerinin içi gülüyordu. "Bu iş tamamdır. Hele ki sana 'Bir ihtiyacın var mı?' diye soruyorsa, hasret bitmiştir."
Ana yüreği işte... Televizyonda reklamı yapılmayan en etkin yumuşatıcı...

Bahar'dan Ece Erken eylemi
Ece Erken olayını, magazini takip edenler biliyor. Hatta olay, ana haber bültenlerine bile taşınmıştı. Erken, ilişki yaşadığı iddia edilen evli sevgilisinin evinin otoparkına gidip, adam ile karısının otomobillerine zarar vermişti. Güvenlik kamerası ile tespit edilen o ana ait görüntüleri de adamın karısı sosyal medyadan yayınlamış, bu gelişme üzerine Ece Erken, sunduğu sabah programından ayrılmak zorunda kalmıştı.
Geçen hafta Atv'deki Gel Dese Aşk dizisini izleyenler bu olayla büyük paralellik gösteren bir sahneye şahit oldular. Evli olan Murat, karısı Yasemin tarafından otel odasında sevgilisi Bahar ile basılmıştı. Evli çift o sırada kronik bir rahatsızlığı olan kızlarının ambulansla hastaneye götürüldüğü haberini aldı. Yasemin kendi otomobilini hastanenin otoparkında bırakıp, alelacele eşinin aracıyla hastaneye yetişti.
Bahar ise otelden ayrılır ayrılmaz ilk iş olarak otoparkta Yasemin'in otomobilinin yanına gitti. Aracı, elindeki anahtarla boydan boya çizdi. O eylemi yaparken yüzünde beliren haz ve tatmin ifadesi hepimize aynı tehlikeyi anlatıyordu: "Kalbi acıyan bir kadın 10 kaplan gücündedir..."

Şimdi reklam verme zamanıdır
Salgın yüzünden millet evlere kapanınca reytingler tavan yaptı. Artık reklam kuşakları bile dikkatle izlenir oldu. Ticari hayat durma noktasına gelmiş, firmalar birer birer faaliyetlerine ara vermiş olabilir ama bana sorarsanız şimdi reklam vermenin tam zamanıdır.
Örnekleri daha önce de görüldü. Kriz dönemlerinde reklam bütçelerini kısıtlamak yerine, tanıtıma yatırım yapanlar kazandı. Hazır herkes ekranlara, sosyal medyaya, internet sitelerine odaklanmışken bu süreçte ismini duyuran, kriz bittikten sonra rakiplerinden bir adım öne geçer. Benden söylemesi...

"Poğaça alır mısınız, poğaça?"
Görüntüler üç gündür sosyal medyada ve ana haber bültenlerinde dolaşıp, duruyor. Zabıtalar evden çıkması yasaklanan yaşlı bir amcanın evine gelip, ihtiyaç listesini alıyorlar. Adamın zabıtayla konuştuğu sıradaki nezaketi, terbiyesi, naifliği herkesi mest ediyor. "Bir kilo pırasa, yarım kilo da taze fasulye istiyorum. Fasulyeyi geçen hafta bizim pazarda görmüştüm. Bir de poğaça alabilir misiniz, poğaça? 4 tane yeter. Çok teşekkür ederim evladım. Allah sizden razı olsun..."
Aslında son derece 'normal' bir üslup. Yani zaten olması gerektiği gibi bir konuşma. Gelin görün ki bu kaba saba dünyada nezakete, naifliğe öyle hasret kalmışız ki, yaşlı amcaya 'Süper Kahraman' muamelesi yaptık. İnsan ister istemez kendine soruyor: "Bu dünya bazı şeylere müstahak mı acaba?"

Tek cümle yetti
Günlerdir hepimizin tüylerini diken diken eden bir komplo teorisi sanal alemde dolaşıp duruyordu. Sözde Koronavirüs ile birlikte onun aşısı da Fransız Pasteaure Laboratuvarı'nda üretilmiş, hatta önleyici aşının patenti bile alınmıştı. İddiayı ortaya koyan kişi, patent başvurusu belgelerini bile gösteriyordu. Amaç, bu salgınla aşı satarak milyarlarcaca dolarlık vurgun yapmaktı.
Konu, önceki gece CNN Türk'teki Ahmet Hakan'ın programında da dile getirildi. "Ne diyorsunuz bu teoriye?" denildiğinde stüdyoda bulunan profesörlerden İlyas Dökmetaş tek cümle ile iddiayı çürüttü: "Böyle bir virüsü elde edip, yaymayı düşünecek kapasitedeki bir zeka, niye gidip patent başvurusu yaparak bunu belgelesin ki?"
İşte bilimin ve bilimsel bakışın gücü...

Ne demiş?
"Kızım bütün Türkiye eve kapanmış, sen evden kaçıyorsun. Lütfen şu aşk meşk işlerini biraz erteleyin." (Müge Anlı'nın evden kaçan kıza ekrandan yaptığı çağrı)

Gaf kürsüsü
Sosyal medya üzerinden konser veren Sıla, telefonunu kapattığını sandı ama yayın devam etti. Bu sırada ünlü şarkıcının yayına yansıyan bıkkın ve pişman hali hayranlarının tepkisini çekti.

Zap'tiye
Instagram'da takipçi sayısı 3.8 milyon kişiye ulaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, nal toplattığı pek çok ünlü sanatçı tarafından fena halde kıskanılıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA