Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Güzel günler geldi işte

Ne çok bekledim bu yazıyı yazacağım günleri... Nasıl da hasretini çektim... Enseyi en çok kararttığım günleri, bu yazıyı yazacak olmanın hayaliyle atlatabildim.
Bugün baharın en güzel günlerinden biri... Açın pencereyi, havayı doya doya içinize doldurun. Alın çoluğunuzu, çocuğunuzu çıkın kırlara, uçurtma uçurun... Su şahane pazar gününe aşağıdaki liste ile uyanın istedim. Bakın, görün, mutlu olmak için ne çok sebebimiz var:
Koronavirüs belası iki buçuk yılın ardından sıradan bir gribe dönüştü.
Geçen yıl Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile birlikte Bostancı sahilinde başlattığımız müthiş savaşı zaferle noktaladık. Marmara Denizi'ni müsilajdan kurtardık.
Terörün kökünü kazıdık. Mehmetçik şimdilerde kalan son inlerini onların başlarına yıkıp, "Türk askeri buraya ayak basamaz" dedikleri tepelere bayrak dikiyor.



Trafik kazalarına savaşlardan daha çok kurban veren bir ülkeydik. Yeni duble yollar, viyadükler, tüneller ve köprüler ile birlikte denetimlerin de artmasıyla trafik kazalarında ölümler yüzde 50 azaldı.
Karadeniz'de petrol ve doğal gaz bulmak için dördüncü sondaj gemimizi de aldık. Şimdi heyecanla, ülkemizi enerji ihraç eden ülkeler arasına sokacak yeni müjdeleri bekliyoruz.
Türkiye, ekonomisi pandemi ve savaşta büyüme gösterebilen birkaç ülkeden biri oldu.
Ülkemiz, 'omurgalı' dış siyaset politikasıyla dünyada barışının teminatı haline geldi. Külliye'de neredeyse her gün bir dünya liderini ağırlıyoruz.
Güzel ülkemin vefakar ve cefakar mühendisleri, arkalarına devlet desteğini de alarak silah sanayiinde destan üstüne destan yazıyorlar. Ukrayna'da 'Bayraktar Marşı' söyleniyor. Bundan büyük gurur olur mu?
Yılların hayali, ilk Türk otomobili çok yakında yollarda...
Şimdi geriye 9 başlı ejderhanın kesilecek tek bir başı kaldı: Pahalılık... Bu kararlılıkla, o da bitecek inşallah...

Bunca yemek tarifine gerek var mı?
Her yıl aynı duyarsızlık ekranlara taşınıyor. Ramazan ayı boyunca ekranlar yemek görüntüleri ve tarifleriyle dolup taşıyor. İftar menüsü için tarifler sabah kahvaltı haberlerinde başlayıp, gündüz kuşağı programlarıyla devam ederek, akşam haberlerine kadar uzanıyor. Peki ya her dakika bunca iştah uyandıran leziz yemeğin ekranda resmigeçit yapmasına gerek var mı?
Ramazan hakkında bilgisi olmayan bir yabancı, bizim ekranları görse, bu mübarek ayın sadece bir yemek festivalinden ibaret olduğunu sanır.
Evet, iftar sofraları birlikteliğin, bereketin simgesidir. Ama gün boyunca tamamen akşam yenecek yemeğe odaklanmak, onun için hazırlık yapmak, bu mübarek günlerin ruhuna uygun mudur? Nefsi ıslah etmek, yokluk ve yoksunluk çekenlerin halinden anlamak için fırsat yaratması gereken bugünleri sadece zengin iftar menüsü hayaliyle geçirmek, sevabını azaltmaz mı?

Ne döneri, ne kebabı?
Show Haber'de son derece yadırgadığım bir haber vardı. Başlığı "İftarda döner mi, kebap mı yemeli?" şeklindeydi. İnsanların evlerine 100 gram kıyma götüremediği günlerde bu olacak iş mi? Millet mercimek çorbasına kaşık sallamaya hazırlanırken kamera, kebapçı mutfağındaki ızgaranın üzerinde cızırdayan etleri, kesilen nar gibi dönerleri tarıyor... Sonra da "Kebap mı, döner mi?" sorusunun yanıtı geliyor. Muhabir diyor ki, "Döner menüsü kişi başı 159, kebap menüsü 179 lira... Haydi afiyet olsun..."
İnsanların kasap vitrinlerine müze gezer gibi bakıp, alışveriş edemeden dükkanlardan çıktığı şu günlerde afiyet oluyor mu gerçekten?..

Zap'tiye
Hakkari Yüksekova'da besicilik yapanlar 10 bin lira maaşla çoban bulamıyormuş. Ben artık onlara çoban demem. Olsa olsa Sürü CEO'su olurlar...

Ne demiş?
"Aşk yarasını ben ta bir kilometre öteden tanırım." (Kanal D'de yayınlanan Camdaki Kız dizisinden)

Gaf kürsüsü
"Çorba yeterince kabarmamış!.." (Gelinim Mutfakta'dan akıl uçuran bir kayınvalide eleştirisi)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA