Siz bakmayın aklı İngiliz'in teb'ası olmakta kalanların bir kaşık suda koparttığı fırtınaya... Hamdolsun ki ülkeme bahar geliyor. Hem de bağıra çağıra, kuşlar gibi şakıya şakıya... Açın pencereleri ve bu yumuşacık, mis kokulu, huzur veren yeni memleket havasını doyasıya içinize çekin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Lideri Bahçeli, Dışişleri Bakanı Fidan, MİT Müsteşarı Kalın ve kadroları bu günler için bir ömür emek verdiler.
Sadece onlar değil, DEM'in gerçekten barışı arzulayan isimleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Ahmet Türk'ün çabaları da tarihe geçecek nitelikteydi.
Kullandığım fotoğraf ise şimdiden tarihe geçti bile. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Pervin Buldan'ın tokalaşırken gülen gözleri adeta umudun, barışın, huzurun müjdecisi gibiydi. Özel bir teşekkür de Sırrı Süreyya Önder'e kopuyor içimden. Cumhurbaşkanı'nın huzurunda, Türk bayrağı ve Atatürk fotoğrafının önünde "makama duyduğu saygının" bir tezahürü olarak nitelediğim o "esas duruşu" bence örgütün feshi ve silah bırakma sürecinin mührü gibiydi.
Düğün bayram etmek için acele etmiyorum. Yaptığım da Polyanna'cılık değil elbet. Sadece bu ülkenin 50 yılına mal olan, başta aziz şehitlerimiz olmak üzere 40 bin insanımızı hayattan koparan bir kabusun sonuna geldiğimizi ümit etmek istiyorum. Çünkü canımız çok yandı, analarımız ağladı. Yorulduk, bittik, tükendik..
Artık herkes çok iyi anladı ki, bir isek, beraber isek güçlüyüz. Emin olun, düşmanların fitne ile başımıza sardığı bu terör belasını def ettiğimiz gün şaha kalkacağız. Barış ve huzur bizi "şampiyonlar ligine" taşıyacak.
Ha gayret, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Mandacıların, tapınak şövalyelerinin, ABD uşaklarının, siyonizmin devşirilmiş askerlerinin şimdilerde kaldırdığı toz duman da bu harika manzaranın görülmesini engellemek içindir.
Aldırmadan yolumuza devam edelim. Çünkü barış ve huzur hepimize çok iyi gelecek...
Meclis'e patates soğan getireceğinize...
Geçen hafta Fransa parlamentosunda Gazze protestosu vardı. Milletvekilleri, ellerinde Gazze'nin melek olmuş çocuklarının posterleriyle hem İsrail'in zulmünü hem de Fransız hükümetinin duyarsızlığını protesto ettiler. Üstelik burası siyonizmin, Yahudi lobisinin kalesi olan ülkeydi.
Görünce utandım. Yahu bizim Meclis'te iktidar partileri dışında tek bir milletvekilinin Gazze'de öldürülen masumlar için çıkıp bir bayrak, bir poster salladığına şahit oldunuz mu? Ağızlarından zalim İsrail'e lanet okuyan bir tane cümle döküldü mü?
Oysa Meclis kürsüsünde şov yapmayı pek severler. Zamanında o kürsüye patates, soğan döktükleri çok olmuştur.
İyi de kardeşim, yanı başınızdaki parçalanan, yakılan, kurşunlanan bebelerin sizin nezdinizde patates, soğan kadar değeri yok mu?
Davos'u ayağına getirdi
Dünyanın kalbi şu anda Antalya Diplomasi Forumu'nda atıyor. Herkes dikkatini bu zirveden çıkacak anlaşma ve kararlara dikmiş durumda. Bazıları ise forumu, üçüncü dünya savaşını önleyecek "köprüden önceki son çıkış" olarak değerlendiriyor.
Hatırlayın; yıllar önce Erdoğan, Davos zirvesinde İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e tepki olarak "One minute" çıkışını yapmış ve "Daha da Davos'a gelmem" diyerek toplantıyı terk etmişti.
Erdoğan sözünü tuttu, Davos'a gitmedi. Ama daha da fazlasını yaptı. Davos'u ayağına getirdi.
Gaf'let kürsüsü
Ekrem İmamoğlu'nun "Her şey çok güzel olacak" sloganının FETÖ'ye ait olduğu ortaya çıktı. Bu sloganı 17-25 Aralık darbe girişimi öncesi FETÖ'cü Emre Uslu sosyal medyasında bir kaç kez kullanmış.
Ne demiş?
"Hastaya TC numarasını sordum. '0n iki milyar üç yüz kırk bir milyon yedi yüz otuz dokuz bin beş yüz otuz sekiz' dedi. Psikiyatriye sevk ettim." (Doktor Civango adlı kullanıcının paylaşımı)
Zap'tiye
Dünyada oyuna uyan ülkeydik. Sonra oyunu bozan ülke olduk. Allah'a çok şükür, şimdi oyun kuran ülkeyiz...