Cumartesi akşamı İstinye Park'taki manzarayı görünce Monaco geldi aklıma. Monte Carlo kumarhanesinin önü, dünyada başka hiçbir yerde hepsini yan yana göremeyeceğiniz acayip arabalarla doludur. Meydanın sağ tarafındaki Hotel De Paris'nin önünde ya da otelin hemen karşısındaki Cafe De Paris'de her an dünyaca ünlü birine rastlamanız mümkündür. Meydanda ise meraklı bir turist kalabalığı vardır. Kimi o arabaların önünde hatıra fotoğrafı çektirir, kimi de bir dünya ünlüsü görme arzusuyla çevreyi radar gibi tarar. Aylardır İstinye Park'ın bir alışveriş merkezi olmanın ötesinde ne gibi anlamlar taşıdığını yazıp çiziyoruz. Burası bir görünme yeridir! Durum budur... Cumartesi gecesi son model bir arabanın o yuvarlakta tam 36 kez tur attığına şahit oldum. (Oysa valeler var. Ver arabanı, geç otur bir yere değil mi?) Hava güzel olduğu için meydandaki iki restoran da ağzına kadar doluydu ve hayat dışarıya taşmıştı... Ama asıl önemlisi park halindeki araçlardı. Yani tıpkı Monaco'daki gibi önünde hatıra fotoğrafı çektirilecek türden... (Ferrari, Maserati, Lamborghini...) Hepsi yan yana park edilmiş. Manzaraya bakınca diyorsunuz ki; dert yok, tasa yok, gösteriş çok... Burası neresi? İhtişamın başkenti mi? Piyasa cinlerinden bir arkadaşın lafı geldi aklıma... "Bir yerlere gittiğinizde sizin kimseyi görmeniz önemli değil. Önemli olan birilerinin sizi görmesi... Bunu hiç unutmayın!" demişti. Bu da bir yaşam felsefesiymiş!