Cumartesi günü Yüksel Aytuğ bir okuyucusunun, dizilerde aile içinde yaşanan aşklar üzerine eleştirisini dile getirdiği mektubunu yayınladı. Okuyunca 'Ağzına sağlık' dedim.
Okuyucu, çarpık ilişkilerin yaşandığı bütün aile dizilerini listelemiş.
Her gün haber toplantımızda aklımızın almadığı onlarca haber geçiyor önümüzden. "Bunlar nasıl hayatlar?" diyerek şaşkınlıkla bakıyoruz.

GERÇEK DEĞİL, KURGU!
Aslında televizyonlara çok dikkatlice bakarsanız, çoğu hikayenin gerçek hayattan bin beter olduğunu görüyorsunuz.
Tabii bu konuyu gündeme getirince şöyle bir savunma geliştirilir: "Bunlar gerçek değil, kurgu. Öyle bakın-öyle izleyin."
Ama yok öyle değil!
Burası televizyon kahramanlarını gerçek sanan insanların olduğu bir ülke.
Bakın size; 'Yer Gök Aşk' adlı diziyi anlatayım.
Hikayenin geçtiği coğrafya (Ürgüp-Nevşehir) nedeniyle ilgimi çekmişti dizi.
Ama hikayeye bakar mısınız?
Bir yanda kocasını, eski nişanlısına kaptırmak istemeyen bir kadın... Onu elinde tutmak için hamileyim yalanını uyduruyor. Ama hamileliği ortadan kalkınca, eşinin kuzenine 'bana bir çocuk ver' diyor ve onunla birlikte oluyor. Amaç: Kocayı elde tutmak...
Aynı kadın, kocasının eski nişanlısını silahla vuruyor... Hatta doktorla anlaşıp sahte bir ameliyatla böbreğini kocasına vermiş gibi gösteriyor.
Evin büyük hanımı ise; oğlunun bu kızla evlenebilmesi için istemediği nişanlıyı, hayattan uzaklaştırmaya karar veriyor. Ve geçirdiği kaza sonrası hastanede yatan genç kızı doktorla işbirliği yaparak öldü diye gösteriyor. (Doktor böyle bir şey yapar mı?) Kayınvalidelik müessesesinin zirve noktasıdır bu durum!
Kızın babası bu sahte ölüm için bavul dolusu para alıyor. Mezarını bile kazdırıyor, gözyaşı döküyor.
Evin babasının yıllar önceki ilişkisinden bir oğlu daha var ama oğlan hiçbir şey bilmiyor.

BUNLAR GÖRDÜKLERİM
Evin kahyası evin içinde çelikçomak oynuyor. Herkesi parmağında oynatıyor, her kapıyı dinliyor.
Evin genç kızı; abisinin kayınpederi ile beraber oluyor...
Bunlar benim görebildiklerim. Yeter mi? İnsanın izlerken nefesi tıkanıyor.
Evet, Türkiye'de böyle hayatlar yaşanıyordur belki. Ama bu toplumun kötü örneklere değil, iyi örneklere ihtiyacı var.
Televizyon dizilerinin izlenmesi için böyle bir denklem illa gerekli mi?