Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Ölmek için çok erken

Herekol Dağı'na çarpan helikopterde şehit olan 17 asker son yolculuklarına uğurlandı.
Yine anaların feryadı, yine babaların gözyaşları...
Evladı uğurlamanın nasıl bir acı olduğunu, tüm ana-babaların seslerinde, sözlerinde, yüzlerinde görüyorsunuz.
Sadece ana babalar mı? Geride bırakılmış nişanlılar, eşler, bebekler var.
Hepsinde bir yarım kalmış hikaye...
Herekol şehitlerinin öykülerini bir bir okudum.
Hasan Gemici daha 23 gün önce evlenmiş.
Ömer Büyükköse, 3 hafta sonra Kübra Baysal'la evlenecekmiş.
Dinçer Ersoy, operasyondan önce annesini arayıp dönünce nişanlanacağını söylemiş.
Ersan Yazıcı'nın biri 3 yaşında, diğeri 5 aylık iki kızı varmış.
Dağda, kışta, karanlıkta, pusuda ölüm korkusuna inat hepsi yaşama tutunmuş.
Hepsinin bir umudu varmış.

KÜBRA'NIN SESİ KULAĞIMDA
Ölmek için çok ama çok erkenmiş; hiçbiri böyle bir ölümü düşünmemiş, beklememiş, istememiş.
Her şehit haberinde yüreğimiz dağlanıyor ama sonra hayat bir kez daha ölümün önüne geçiyor, unutturuyor.
Oysa yaşayanlar için unutmak mümkün değil. Ne o gencecik nişanlılar, ne o sevdalılar, ne de anne ve babalar...
Onlara, hayata sımsıkı sarılmış bu genç ölümleri kimse unutturamaz.
Hepsi benim de aklımda, yüreğimde; en çok da 15 gün önce nişanlandığı Ömer Büyükköse'nin ardından "Çok canın yandı mı Ömer'im?" diye ağlayan Kübra'nın sesi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA