Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Gün geçtikçe kabalaşıyor muyuz?

Geçenlerde bir partide George Clooney'nin yanına yaklaşan bir kadın, "En son filmizi hiç beğenmedim" demiş. Clooney önce bir tepki vermemiş. Kadın ardından "Politik görüşlerinize de katılmıyorum" diye devam etmiş. Clooney, "Olabilir, herkes aynı görüşte olmak zorunda değil" diye geçiştirmeye çalışırken, kabalığının dozunu artıran kadın "Ekranda göründüğünüzden de daha yaşlı duruyorsunuz" deyince Clooney, kadına muhtemelen en zayıf noktasından darbeyi indirmiş: "Biliyor musunuz, taşıdığınız ekstra 20 kilo, size çok yakışmış." Kadın bu cevabın üzerine hışımla "Sen ne cüretle böyle birşey söylüyorsun g..." diye küfretmiş... Hafta sonunda MTV Video Music Ödülleri dağıtılırken, Kanye West, 'En İyi Video' ödülünü kazanan Taylor Swift'in elinden mikrafonu kaptığı gibi "Bu ödülü Beyonce'nin kazanması gerekirdi" diye bağırdı. Aynı gün US Open tenis turnuvasında yan hakemin kararına sinirlenen Serena Williams, hakemi "Seni öldüreceğim" diye tehdit ettiği için maçtan diskalifiye edildi. İnsanlar bazen gerçekten limitlerini bilmiyorlar. Trafikte, markette, işyerinde, bir kafede boş bir sandalye bulmaya çalışırken bile insanların birbirlerine ne kadar kaba davranabildiklerine günlük hayatımızda da çok şahit oluyoruz. Kendi negatifliğimizi etrafa nasıl salgın hastalık gibi yaydığımızın farkında mısınız? Çocuklarımıza da aynı salgını yayıyoruz. Çocukların anne-babalarına karşı dilleri büyümeye başladı, öğretmenlerine karşı daha saygısızlar, çoğunun birbirlerine karşı da aşırı materyalistik tavırları var.

DÜRÜSTLÜK DEĞİL
Belki de bu örneklerin hepsi toplumun ne kadar fonksiyonsuzlaştığının bir manifestosu. "Başkalarına kendine davranılmasını istediğin gibi davran!" kuralını çoktan unuttuk! Her konuda bir fikrimiz olması gerekiyor mu gerçekten? Ya da... Hadi fikrimiz var, her aklımızdan geçenin karşımızdakini nasıl incitebileceğini veya agresifleştireceğini düşünmeden kabaca söylemek zorunda mıyız? Düşündüğünü düşüncesizce kelimelere dökenlerin yaptıkları 'dürüstlük' veya 'doğruculuk' değil, düpedüz 'saygısızlık'... Geçtiğimiz yılbaşı Deepak Chopra ile bir röportaj yapmıştım.. "Birileri sinirinize dokunduğu zaman ne yapıyorsunuz?" diye sormuştum. Şöyle cevapladı: "Kağıda sansür uygulamadan, bu kişiler hakkındaki hislerimi, onlarda gördüğüm pozitif ve negatif yönleri yazarım. Sonra kelimelerin etrafına bir daire çizer ve sayfanın üstüne 'hepsi benim' yazarım. Bir kişiyi nasıl algıladığımın sebebi tamamen kendimle alakalıdır, onlarla değil..."

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA