Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Yeni yıl kararlarınızı kendinize saklayın!

'Yeni ve beyaz' bir sayfa ile yıla başlama fikri insanı heyecanlandırıyor. Özellikle kendinizi kötü hissettiren, enerjinizi tüketen alışkanlıklardan veya ortamlardan uzaklaşma ihtiyacınız varsa...
Bununla beraber, yılın ilk günü, bu yeniliği başlatmak için en zor gün bana göre...
Erken yatıp erken kalkmayı seven birisi olarak, yılbaşı gecesi geç yatıp sabah da geç, üstüne bir de baş ağrısı ile kalkınca kendimi 'iyi' hissetmeme imkan yok!
Sonra, 1 Ocak yılın en kısa hissedilen günü... Kahvaltımı yapıp kendime gelmeye çalışırken bir bakıyorum akşam olmuş bile...
Her yılbaşında 'neden yeni yılı şöyle 10 gibi kutlayıp en geç 12'de yatağa girmiyoruz?' diye düşünürüm.
O zaman gerçekten ertesi sabaha kendimizi daha yenilenmiş hissederek uyanma şansımız olur.

SPOR SALONLARI DOLUYOR
Neyse, biz yine kararlara dönelim...
İngilizce'de Ocak ayı anlamına gelen 'January', Roma tanrılarından Janus'un adından gelir. Janus'un iki yüzü vardır; biri öne, diğeri arkaya bakar.
Janus'un iki yüzü, geçmişten bir şeyler öğrenip gelecekte kendimizi geliştirme umudunu sembolize eder. Bu sebeple binlerce yıldır yeni yıl kararları veriliyor.
Veriliyor da, neden bu kararları tutmakta güçlük çekiyoruz?
Mesela; yeni yılda en çok verilen kararlardan biri, kilo verip daha sağlıklı yaşamaktır. Bu sebeple Ocak ayında spor salonları yeni üyelerle dolup taşar. Ancak daha ay bitmeden salonlar normal kalabalığına dönerler. Sonra "O kadar para verdim, hiç gitmedim" hikayelerini duymaya başlarız.

KENDİMİZİ KANDIRIYORUZ
Daha önce spora başlamak için zamanı, hevesi, motivasyonu ve enerjisi olmayan birisinin değişmesi için bütün gereken yeni yılın gelmesi mi?
İşte tam bu noktada kendimizi kandırıyoruz. Yeni yılı değişmek için bir 'umut' olarak görüyoruz...
Araştırmalara göre bu kararları; değişmek istediğimiz kadar, kendimizi o anda daha iyi hissetmek için alıyormuşuz.
Hele aldığımız kararları başkaları ile paylaştığımızda, kendimiz hakkında daha olumlu bir imaja sahip oluyormuşuz.
Ama paylaşmanın değişime bir katkısı yok. Hatta etkisi daha kötü oluyormuş. (Üzgünüm Ayşe Arman... Ama ben değil, en saygın üniversite araştırmaları bunu söylüyor) New York Üniversitesi'nde bununla ilgili bir araştırma yapılmış. Çok çalışacakları ile ilgili aldıkları kararı başkaları ile paylaşan öğrencilerin motivasyonu, kararlarını kendisine saklayan öğrencilerden daha çabuk kaybolmuş.
Kararlarını etrafa anlatarak 'bir çeşit erken başarı hissi' yaşadıkları için çalışmayı da bırakıyorlar.
Yani "Değişeceğim" diye konuştuğunuzda, daha hiçbir şey değişmediği halde kendinizi o sırada iyi hissediyorsunuz.
Davranışınız daha kötüye gitse bile...

YENİ ALIŞKANLIKLAR LAZIM
Yıllardır kilo savaşı veren Oprah bile "Üzerinizdeki her kat kilo, kendinize söylediğiniz yalanın sonucudur" der.
Anlayacağınız; yeni yıl kararlarını değişmek için bir 'umut' olarak görüyorsanız, o kararları almayın daha iyi. Sonra, başaramadığınızı düşündüğünüzden, tekrar denemek zorunuza gidiyor.
Onun yerine, düşünce ve davranış alışkanlıklarınızı daha iyi anlayın. Asıl sorun; 'yemeği çok seviyorum' veya 'egzersizden nefret ediyorum' değil çünkü...
Beyninizin ödül sisteminin nasıl çalıştığını anlayıp onu farklı şekilde ödüllendirecek yeni alışkanlıklar kazanın. Ancak yaşam tarzınız ve çevreniz eski alışkanlıklarınızı desteklediği sürece istemediğiniz alışkanlıklardan kurtulmak çok zor.
Zihnin nasıl çalıştığını, alışkanlıklarımızı ve davranışlarımızı nasıl değişebileceğimizi incelediğim ve çok faydalanacağınızı düşündüğüm yeni bir kitap yazıyorum.
Mart-Nisan gibi okuyabilirsiniz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA