Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Aldatmanın gerçeği...

Yine aldatan aldatana...
Hele bu mevsimde sıcağın etkisiyle hormonların yarattığı baştan çıkarıcı kıpırdanma birleşince; yaşanan yasak aşklar hayatınızın en önemli ilişkisiymiş gibi görünür gözünüze...

DIRDIRI YOK!
Tutkunun, sevgi olmadığını düşünemezsiniz bile...
İlla sadece 'kötü insanlar' aldatır diye bir şey de yok...
Eşinize bağlı bile olsanız, içinizde sinsice yaşayan o doyumsuzluk hissi ve heyecan arayışı ile üçüncü bir şahıs radarınıza girdiğinde bir bakarsınız ki, çizgiyi aşmışsınız...
Uzun sohbetler ve kısa mesajlar...
Sizi eleştirmiyor, rekabet etmiyor, dırdır yapmıyor.
Sadece istiyor, iltifat ediyor ve anlıyor. (En azından en başta...) Kendinizi birden daha çekici ve akıllı hissediyorsunuz.
Karşı koyamadığınız heyecan, rasyonel yönünüzü yok ediyor, doğabilecek sonuçları, altüst olacak hayatları göremiyorsunuz.

SORUN ÇÖZÜLMÜYOR!
Şimdi, şu aşamada durumu bir düşünün...
Eşinizle ortak bir sorumluluğunuz ve düzeniniz var.
Aile, çocuklar ve güvenlik gibi sebeplerle ayrılma kararını vermek çok zor. Sonra muhtemelen sinir olduğunuz yönleri olmasına rağmen, eşinizi de seviyorsunuz. Öte yandan hayatınıza giren kişi ile yaşamınız birdenbire yeni bir anlam kazanmış... 'Her iki tarafı da idare edebilirim' gibi düşünerek geleceği de öngöremiyorsunuz. Şimdilik kimse kırılmadığı için suçluluk hissi de idare edilebilir... İşte aldatma çemberine girmiş insanlar, en büyük hatayı burada yapıyor. Şartları hiç değiştirmeden, aynı şekilde hayatlarını sürdürebileceklerini düşünüyorlar.
Aslında hiçbir sorun çözülmediği gibi, hepsi üst üste ekleniyor...
Her şeyden önce iki ilişkiyi aynı anda huzurlu bir şekilde sürdürebilmenin imkanı yok.

STRES ARTIYOR!
Aldatan kişi, düzenini aynen koruyabilmek ve aynı zamanda sevgilisine daha fazla zaman ayırabilmek için müthiş bir baskının altına giriyor.
Her geçen gün 'aldatılan' eşin, gerçeği öğrenme riski artıyor.
Aldattığınız için kendi evliliğinizdeki enerjiyi de tüketmeye başlıyorsunuz ve evdeki stres artıyor. Duygusal olarak tükenmeye başlıyorsunuz ve bir süre sonra iki hayat arasında karar verme baskısı katlanılmaz bir hal alıyor.
Sonuçta mutlaka bir yerden patlak veriyor ve işin içindeki herkesin hayatı altüst oluyor...

YAŞAYAN BİLİR
Peki değer mi?
Bunun cevabını ben veremem ama 'yaşayan bilir' demişler...
Hayatınız altüst olduğunda, neyin önemli, neyin önemsiz ve bir ilişkiden gerçek beklentinin ne olabileceği konusunda basiret sahibi olmayı öğreniyorsunuz... İlişki başında sizi cezbeden şeyler, sonradan kabusunuz olabiliyor çünkü!

SEKSİ DEĞİL
Yalnız çok ilginç; yapılan geniş çaplı bir araştırmada 'aldatanların' yüzde 92'si sebebin seks olmadığını söylemiş.
Daha da ilginci; aldatanların yüzde 88'i aldattıkları kişinin, kendi eşlerinden daha güzel veya çekici olmadığını da söylüyorlar.
Başka bir insanın onları beğenmesi ve değer vermesi onları dışarı çekiyormuş. (Tabii sürekli bir şekilde aldatanlar konumuz dışı, onlar aldatırken bile eşine ve ailesine bağlı görüyor kendini...) Sanırım kendinizi, hayatınızdaki insanı anlamak ve kabul etmek için uğraşmıyorsanız, onu değiştirmeye çalışıyorsanız, ilişkiler rekabete dönüşüyor ve yeni bir ilişkiye girdiğinizde de aynı film tekrar yaşanıyor.
Her zaman söylerim: Kiminle beraber olursanız olun, sevmek ve sevilmek çok önemli ama anlamanın ve anlaşılmanın etkisi çok daha derin!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA