Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Sandy Kasırgası'nı nasıl yaşadım?

Ben o kadar ciddiye almazdım, medyanın biraz abarttığını düşünürdüm ama bu sefer başkaydı...
Okullar, hükümet, metro, havaalanları, köprüler, yollar, tüm işyerleri, her şey kapandı.
Obama ve Romney bile, seçim öncesi şu en kritik günlerde, seçim programlarını iptal ettiler.
Bu sefer kasırganın gücü denize doğru değil, karaya doğru arttığı için bu kadar ciddiydi durum.

SAATTE 160 KM. HIZLA GELDİ
Rüzgar saatte 160 km'yi bulan hızla, bulunduğum bölgeyi vuracaktı. Ormanın içinde yaşıyorum. Arka bahçede evi çevreleyen, 25-
30 metre yükseklikte, 100'e yakın ağaç var.
Geçen sefer bunun yarısı şiddetindeki kasırgada bile ağaçlar devrilmişti.
Pazar günü: Evin etrafındaki her şeyi bağladık, kırılabilecek pencerelere tahtalar çaktık. Marketlerin çoktan boşalmış raflarından, bulabildiğim kadarı ile birkaç günlük ekmek, süt gibi acil ihtiyaçlar ve yemek stoğumu yaptım.
Pazartesi sabahı: Eve kapanıp beklemeye başladık. Tam bir fırtına öncesi sessizliği...
Yaprak kımıldamıyor. Depresif bir hava var dışarıda. Öğlen: Yağmurla birlikte ağaçlar hafiften sallanmaya ve yapraklar dökülmeye başladı.
Ama hâlâ daha 'yüzyılın en büyük kasırgası' hissi yok! Tipik bir sonbahar günü gibi... Öğleden sonra saat 16.00: Çayım, yiyecekler, el lambası, el feneri, her şey hazır.
Evin en alt katına yer yatakları yaptık.
Heyecan ve sabırsızlıkla beklemeye başladık.
Birkaç saat içinde bu eğlenceli oyunun değişeceği gibi bir his var içimde...
Rüzgarın uğultusu gittikçe yükseliyor. Maraton gibi bir gece bizi bekliyor.
Akşam 20.00: Rüzgarın gücü iyice arttı. Televizyondaki adama göre neredeyse iki saat içinde hepimiz ölebiliriz... Durum o kadar vahim! Bir saat içinde kasırga vuracak diye heyecanla ve sanki zevkle anlatıyor hava raporu tahmini yapan adam... Onu izlemek kasırgadan daha stresli. Haftalar sürebilecek elektrik kesintisinden bahsediyorlar.

YA ÇATI UÇUP GİDERSE?
Gece 21.00: Elektrikler kesildi. Dışarıda rüzgar artık çığlık çığlığa bağırıyor. Kırılan ağaç dalları eve çarpmaya başladı. Evin tahta duvarlarından gıcırtı sesleri geliyor. Ya evin üstüne bir ağaç devrilirse... Ya çatı uçup giderse, ya arkadaki nehir taşarsa...
Gece 22.00: Korkunç bir çatırdama sesi daha... Dev bir ağacın devrildiğine eminim.
Yer ayağımın altından kayacakmış gibi hissediyorum. Evin arkasında yükselen ağaçlar neredeyse yere paralel hale geldi rüzgarın gücü ile... Pencereden uzak durmaya çalışıyorum ama müthiş büyüleyici ve ürkütücü bir görüntü... O çok sevdiğim meşe ağaçları eve doğru yarı beline kadar bükülmüş sanki beni tehdit ediyorlar... Hiçbir şeyin kontrolü elimde değil. Rüzgar kontrolsüz bir şekilde hızlanmaya devam ediyor. İçtiğim çayların ve gerilmenin etkisi ile artık midem bulanıyor.
Çok uzadı, uyumak istiyorum.

TABİATIN GÜCÜ İLE YÜZ YÜZE
Sonunda, rüzgarın nefesi biraz kesilir gibi oldu. Kendimi biraz daha güvende hissetmeye başladım. Yorgunluktan altımda titreyen zemine rağmen uykuya dalmışım.
Ertesi gün uyandığımda, çatı hâlâ evin üstündeydi. Rüzgar hâlâ hafiften inlemeye devam ediyordu.
Dışarı çıktığımda ise görüntü korkunçtu...
Telefon ve elektrik direkleri yollara devrilmiş, kablolar sarkıyordu. Karşımdaki evin çatısına ve bir sokak aşağıda ise arabanın üstüne ağaç devrilmiş.
Tabiatın muhteşem gücü ile yüz yüze geldiğinizde, aslında ne kadar küçük ve kırılgan olduğunuzu kabul etmekten başka çare yok!
Belki de yaşamın amacı; sıkı sıkıya sarıldığımız güvencelerimizden yavaş yavaş sıyrılmayı öğrenmek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA