İstanbul Başakşehir'de yılın ilk günü vahşice öldürülen kedi Eros ile ilgili verilen ilk mahkeme kararı gündemdeyken unutulmaz bir şairin sözleri bize yol gösteriyor: "Keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız, belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı."
Turgut Uyar'ın bu dizeleri, insanlığı yeniden sorgulamamıza sebep oluyor. Sahi nereye gitti insanlık? Hayvanlara karşı gösterdiğimiz şefkat ve koruma, aslında insanlığımızın ölçüsü değil mi? Bu ölçüyü anlamak ve gereken adımları atmak, toplumun duyarlılığı ve vicdanının bir yansıması değilse ne? Empati yapabilmenin mümkün olmadığı bu karanlık günlerde, umut vaat eden bir açıklamaya ihtiyacımız vardı.
AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum'un Lacivert dergisine verdiği röportajda sokak hayvanları için ortaya koyduğu plan alkışlanmayı hak ediyor. Kurum'un ifadeleri, sadece bir siyasi taahhüt değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk ve duyarlılık manifestosudur. Sokak hayvanlarının haklarına ve korunmalarına verilen önem, bir toplumun ne kadar ileri ve insancıl olduğunun bir göstergesidir.




'HAYVANLARI KORUYACAĞIZ'
Belediye seçimleri öncesi, vatandaşlar hayvan hakları konusunu da dikkate alarak tercihlerini belirlemeli. Her belediye başkanının hayvanları koruma konusundaki yaklaşımı farklı. Bu nedenle seçmenler, adayların bu konudaki politikalarını ve eylemlerini inceleyerek, hayvan haklarına duyarlı belediyelerin desteklenmesi yönünde bir tercih yapmalılar.
"İstanbul'daki sahipsiz köpeklerin popülasyonunu nasıl kontrol altına almayı düşünüyorsunuz?" sorusuna, Murat Kurum'un cevabı şöyle: "Bugün İstanbul'umuzda, maalesef, başıboş gezen yüzbinlerce sahipsiz hayvan var. Annelerimiz endişe içinde, çocuklarımız tehdit altında. Vatandaşımız bizi daima çözümlerle görecek. Annelerimizin, çocuklarımızın korkularını giderirken görecek. Sokaklardan korkuyu giderirken, ama hayvanlarımızı da korurken görecek. Biz bu sorunun farkındayız. Mevcut büyükşehir yönetimi tarafından çözümsüz bırakılan bu sorunu çözeceğiz. 39 ilçemize hizmet verecek tesislerimizi kuracağız. Bakıma, tedaviye ihtiyaç duyan hayvanlarımıza bakımlarını buralarda yapacağız. Anadolu ve Avrupa yakasında kuracağımız iki büyük Hayvan Yaşam Alanı'nda; hayvanlarımızın bakımlarını yapacağız. Burada kimliklendirme, kısırlaştırma, aşılama gibi uygulamaları gerçekleştireceğiz. Bu hayvan yaşam alanlarının giderlerini belediye olarak tamamen biz sağlayacağız. Hep birlikte, İstanbul'umuzun sokaklarını güvenli hale getireceğiz. Son söz olarak şunu temin ediyorum ki; sahipsiz hayvanlar İstanbullular için bir sorun olmaktan çıkacak."
Özetle, Kurum, hayvanların korunması ve bakımlarının yapılması üzerine odaklanarak, sadece insanların değil, hayvanların da haklarının gözetileceğini vurguluyor. Bu yaklaşım, sadece sokaklardaki korkuları gidermekle kalmayıp, şehirdeki hayvanların yaşam kalitesini de artıracak ve onları koruyacak adımların atılacağını gösteriyor. Umarım hayat herkese o güzel hayvanlara nasıl davranıyorsa öyle davranır, bu günlerde tek dileğim bu.

EDA ERDEM HEYKELİ ŞAKA MI?
Fenerbahçe, Eda Erdem Dündar'ı, çok az sporcuya layık görülen bir şekilde onurlandırdı. Hem kulüp hem de milli takımda birçok başarının mimarı olan Eda'nın heykeli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Kadıköy'de dikildi. Fikir muazzam, gurur verici.



Gelin görün ki heykel son derece gerçeklikten uzak, başarısız. Bu heykele onay verip, kabul ederek parasını ödeyen Fenerbahçe yönetimine de yazıklar olsun. Fenerbahçe'nin böylesine önemli bir ismi onurlandırmak için seçtiği heykel bu mu? Böylesine değerli bir sporcu için yapılan onurlandırma beceriksiz bir girişimden öte değil. Gelecekte benzer hataların tekrarlanmaması için, kulüp yönetiminin daha dikkatli ve sorumlu bir tutum sergilemesi gerekiyor. Bir de heykeli 8 Mart'ta değil de normal bir zamanda dikerlerse daha inandırıcı olabilirler.