Hiç oynamadı; nasılsa hep öyle oldu. Bu yüzden varoşlar da ağladı arkasından, Nişantaşı da...
Büyük bir mizahı vardı. Kendi şarkılarını dinleyince sakinleşen kedilerle ilgili bir habere, "Sağ olsunlar, var olsunlar; kedi kardeşlerimin de gözlerinden öpüyorum" diyecek kadar hem de...
Büyük bir filozoftu. Yıllarca burun kıvrılmış olmasına rağmen bu ülkede türküleri onun kadar güzel okuyan, hikayelerine onun kadar hakim az insan vardı...
Sevdi; istisnasız sevdi. Hayatının kadını Muhterem Nur'a evlilik teklifini, "Muhterem Hanım, gel bundan böyle benim haracımı ye!" diyerek yapacak kadar da romantikti.