Şu 'bir yaştan sonrası' meğer ne rahat bir zaman dilimiymiş.
Herkesin bu sınırı farklı bir yaş olabilir tabii ama herhalde yine de esas özgürlük çağı; 38 civarından sonra başlıyor.
İnsan sadece kendine dönüyor, tek önemli sen oluyorsun.
Üzerine tatlı bir bencillik geliyor.
'Elalem ne der, başkaları ne düşünür, 'Hayır' dersem ayıp mı olur?' endişeleri ortadan kalkıyor. Hele ki 'Herkes beni sevsin' ısrarından kurtulunca, insan kuş gibi hafifliyor.
Ve işte zaten herkes ondan sonra seni daha da çok sevip saymaya başlıyor.
Dik duruyorsun çünkü. 'Eyvallah'ın kalmıyor.
"Ben böyle uygun gördüm, böyle yaşıyorum" diyorsun; başkalarına da ot yemek düşüyor. Başka özgürlükler de var tabii. Küçük küçük ama hayatı hafifleten şeyler...
Yaz gelirken oram buram nasıl görünüyor acaba diye hiiiiç takmıyorsun mesela.
"Beğenmeyen küçük oğluna almasın ve de bakmasın" diyorsun, konu kapanıyor.
NE VARSA 35'TEN SONRA
Daha 20'li yaşların ortasında, kızılcık sopası gibi incecik kızları görüyorum; popoları düşükmüş, yok selülit başlangıcı varmış vs. diye uygulamadıkları spor kalmıyor.
Plajda sıkı görüneceklermiş...
Eziyete bak!
Oysa bir bilseler; kendini en saldığın, en kimsenin beğenisini takmadığın, en kendinle kaldığın zaman; hayatının en kısmetli, en iltifatlı, en komplimanlı, en peşinden koşulan dönemini yaşıyorsun.
Ama işte biz nasıl geçtiysek o dönemlerden, onlar da geçip öyle pişecekler.
O yüzden derim; ne çocukluğumu, ne de ilk gençlik yıllarımı özlerim.
Ne varsa 35 ve sonrasında var.
Sonra da taaaa 70'e kadar yolu var.