İnsanlar yaşlanınca huysuzlaşıp 'laf sokma' konusunda gaddar olabiliyorlar.
"Ben yaşlı başlı insanım, her şeyi ulu orta çekinmeden söylerim; yaşadığım yıllara ve tecrübelerime hürmeten sesinizi çıkartamazsınız" diyenler oluyor mesela...
Ben de onlara gayet içten, "Haydi oradan!" diyorum.
Kabalığın, edepsizliğin, kalp kırmak için özel çaba sarf etmenin özrü değildir 'yaş almış' olmak.
KALP KIRIYORLAR
Türkiye'de ünlü isimler arasında da yılları geride bıraktıkça kalp kırmaktan çekinmeyen isimler var.
Mesela Levent Kırca, mesela Zeki Alasya...
Alasya bu zamana kadar sanki bütün yaptığı işler tutmuş gibi, yer aldığı dizi 'Küçük Ağa' reytinglerde birinci sıraya yerleşince coşkuyla açtı ağzını. 'Küçük Ağa', sezonun en iddialı yapımı 'Kurt Seyid ve Şura'dan daha çok izlenince "İyi dizi Rusya'da çekim yapmakla değil, samimiyetle olur" dedi.
İyi dizi samimiyetle olur da, diğer diziye niye laf sokuyorsun? Ayıp değil mi?
Yakışıyor mu koskoca Zeki Alasya'ya?
Sorsak; hepiniz emekçiden yanasınız.
O sette çalışan insanların emeğiyle neden dalga geçmeye kalkıyorsunuz? Neden yapılan işi küçümsüyorsunuz? Ben şimdi kalkıp "Küçük Ağa' gelmiş geçmiş en uyduruk, en sulu dizilerden biridir; bu diziyi birinci yapan izleyicinin zeka seviyesinden şüphe ederim" diyebilir miyim?
Diyemem.
Böyle bir ayıplı yoruma kimse kalkışamaz.
Herkes her şeyi eleştirebilir. Ama kalp kırmak da marifet değil.
Ağızdan çıkana biraz daha dikkat edelim