Teoman'ın tabiatı böyle
Dört gözle beklediğimiz albümler, arka arkaya onlarca kere dinlediğimiz şarkılar yok artık. Olsalar da yoklar gibi. Bizim bi'şeymiz var, bi'şeylere benzetip de tam çözemediğimiz.
Öyle bir ruh halimiz, beklentimiz kalmadı.
O kadar yorgunuz, gereksiz şeylerle yoğunuz, bulanığız, daralmışız, oyalanamaya kapılmışız ki; müziğe gelmiyor sıra...
Sinema salonları bile en seyircisiz, en boş dönemini yaşıyor.
Tiyatrolara hiç girmiyorum, durumu yeterince anlatabildiğimi düşünerek konuya giriyorum.
ÇOK ÖZLEMİŞİM
Teoman... Konumuz, Teoman.
Yeni albümü 'Eski Bir Rüya Uğruna' çıktı, çıkar çıkmaz elim uzandı tabii. Yaktım evde mumları, açtım sesini, dinledim. Teoman'ı çok özlemişim.
Sadece onu değil, fonda Teoman şarkıları çalan günlerimi...
Beyoğlu sokaklarını, keşifçi kankalarımı, her şeye, her yere, kötü çocuklara deli gibi aşık olduğum zamanları, yalnızlıkla tanışmamı, ilk şarkımı yazarken fark ettiğim kanatlarımı, uzun zamandır görmediğim arkadaşları, gitar seslerini, gün doğana kadar konuşmalarımızı, beklediklerimizi, şöyle müsait bir yerde indirdiklerimizi, vampir gibi gecelere doğuşumuzu, kalemimi, cebimde sakladığım not defterimi, o barın tuvaletine kustuğum korkularımı... "Gidiyorum" dediği gün, döneceğini biliyordum Teoman'ın. Döndü de... Hâlâ iyi kalpli serseri, hala Teoman gibi o. Sigarası, alkolü, şişesi, mutsuzluğu, kederi... 'Yaşamak', 'dünya', 'yaz', 'gece', 'sabah', 'kadın' yine kelimeleri...
Sardunyaları izlemiş biraz, biraz daha üzgün, açıktan pişman, hesaplaşması yüksek...
İlk dinleyişte 'Yaşamak, hayata katlanmak demek' dediği 'Çölde Çiçek' kaptı beni.
Nejat İşler'in 'Kronometre' şiirinden düzenlenmiş 'Kum Saati', İrem Candar'la düeti 'Seninim Son Kez' ve albümün açılış şarkısı 'Sardunyalar Arasında'; albümdeki diğer üçlüm...
Alın dinleyin, onun tabiatı böyle.
Geçti günler öyle...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.