Piyasadaki en kaliteli erkek dergisi olduğuna inandığım Esquire, bu ayki sayısında "Hayattan ne öğrendiler?" adlı kitabı hediye ediyor... Bu kitap için ünlü erkeklerin hayattan çıkardıkları ana fikirler de diyebiliriz. Bu kitabı mutlaka okuyun! İşte içlerinden bana ilginç gelen bazı bölümler: Metin Üstündağ: Geyik denilen şeyin, boş insan repliği olmadığını öğrendim. "Haliç'te altın varmış, Japonlar bulacakmış ama yarısını biz isteriz diye vazgeçmiş" türünden bir şeydir geyik. Boş günlük hayat repliği, o kadar. Ama mavra denen şey, yaratıcılık ister. Bir üretimdir. Mesela, Atatürk 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkmasaydı da, bir İtalyan gemisiyle Hollywood'a gitseydi; Gary Cooper kadar ünlü bir artist olur muydu, olmaz mıydı?
HEPİNİZ AYNISINIZ...
Mehmet Barlas: Hayattan alınan derslerin, ancak hayattayken işe yaradığını öğrendim... Vedat Özdemiroğlu: Kadınlar, biz erkeklerin birbirimizden farklı olmadığımızı, aynı hataları tekrarladığımızı ve onlara hep aynı hayal kırıklıklarını yaşattığımızı söyler. Ben, bu suçlama ile karşılaştığımda nasıl cevap vermem gerektiğini öğrendim. "Siz erkekler hep aynısınız" diyen kadınlara, "Siz aynılar hep kadınsınız" diyerek cevap veriyorum artık. Yıldo: 20'li yaşlarımda, sorunlar olmasaydı, fırsatların da olmayacağını, 30'lu yaşlarımda, en mutlu insanların bile kötü günlerinin olabileceğini, 50'lerde sevgi evde öğretilmemişse, başka yerde sevgiyi öğrenmenin zor olduğunu, 60'larımda iyi kalpli olmanın, mükemmel olmaktan önemli olduğunu öğrendim. Muhammed Ali: Tanrı, kullarının omuzlarına taşıyamayacakları kadar ağır bir yük vermez.
BEN NE ÖĞRENDİM?
Geçen sene bu zamanlar Orhan Pamuk'un "Her erkeğin ölümü babasının ölümüyle başlar" sözünün doğru olduğunu öğrendim. Yaslandığınız duvar aniden yıkılıyor ve kendiniz için geri sayımın başladığını hissediyorsunuz. Babanın ölümüne dair en büyük pişmanlık ise yaşarken ona doyasıya sarılamadığınız ve sevginizi göstermeyi hep unuttuğunuzu öğrenmek olsa gerek. Bir de herkese tavsiyem olacak; eğer ruhunuz bu yükü kaldırmaya müsaitse ölen babanızın bedenini hoca ile birlikte yıkayın. Hayata dair kaygılar, o cansız bedenin üstüne su dökerken, en net o anda anlamsızlaşıyor. "Hırs, ihtiras, öfke hepsi hikâye" diyorsunuz ama yürekten söylüyorsunuz. Ama bu berraklaşma anı dışarı çıktıktan çok kısa bir süre sonra geçip gidiyor. Ve en çok da bu koyuyor adama!