"Hıncal Abi isterse her gün tiyatro yazısı yazsın, gittiği oyunların, genelde gala olduğu için dolu olduğunu düşünmesin ama bu formatla tiyatronun günümüz hayat tarzına uyum sağlaması çok zor" diye yazmıştım.
Meğer Hıncal Abi, son beş yıldır özellikle galalara gitmiyormuş. Tiyatroların doluluk oranının yüksek olduğunu bizzat normal günlerde oyunları izleyerek gözlemlemiş.
Ne diyeyim?
Hiç bu kadar güzel yanılmamıştım...
Keşke sinemaların box-office listelerinin bir benzeri tiyatrolar için de açıklansa.
Yok, o da olmaz; 20-30 yıldır kapalı gişe oynayan efsane oyunlar da var.
20-30 yıldır kapalı gişe oynayan filmler yok ama değil mi?
"TİYATRO YAŞAMAKTIR"
Çünkü Haşmet Abi'nin etkileyici güzel tespitinde olduğu gibi: "Oysa tiyatro sanıldığının aksine anlatmak için değil, 'yaşamak' için vardır... O gün, o saat 'yaşanan' bir şeydir oyun! Sahnedekiler de seyirciler de, herkes etiyle, kanıyla, canıyla oradadır!"
Belki de medya olarak, tiyatroyu ihmal etmemizi kafaya takmalıyım.
Düşünsenize; Hıncal Abi ayarında sürekli, inatla, severek tiyatroyu yazan iki-üç yazar daha olsa...
Ya da magazin basını, tiyatro oyunlarını sadece erotizm olduğunda hatırlamasa, her zaman tiyatro haberlerine yer verse...
Her hafta gazetelerde, vizyondaki filmlere ayrılan koca sayfaların çeyreğinde bile tiyatrolardan bahsedilse "Tiyatro ölüyor" lafı klişe olarak bile ağızlara alınmaz belki de!
Ama format konusunda ısrarcıyım; tiyatronun özüne ihanet etmeden değişim olmalı!