'Hülya Avşar'ın entelektüel birikimi' başlıklı yazıma Habertürk yazarı Kadir Kaymakçı'dan ağır bir eleştir geldi.
Araya tatil girdi, çok geç bir yanıt olacak ama kendisine şunu sormak istiyorum: Benim neyi okuyup okumadığımı nereden biliyorsun? Geceleri Proust'la yatıp sabahları Joyce'la kalkmıyorum ama üniversitedeyken sınavlarda Joyce'un eserlerinin eleştirisinden iyi notlar almıştım!
'Aki Kaurismaki' denince devrelerim yanmayacak kadar sinema kültürümün olduğuna inanıyorum. Çünkü bu aralar SİYAD'ın ödevlerini yapmayan haylaz üyelerinden biriyim.
Her neyse, saçma bir yazı yüzünden kendimizi anlatacak değiliz, yaptığımız iş ortada.
Kadir Kaymakçı senin yaptığın da ortada! Deniz Seki'nin fazla kiloları için 'Deniz Anası' başlığı atacak kalibredesin!
Benim Avşar'a dair verdiğim gaf örneklerine kendince garip bir mantık yürütüp, "Mel Gibson da Lars Von Trier de arada saçmalıyor" diye yazmışsın.

VON TRIER VE AVŞAR BENZETMESİ
Doğru, herkes saçma açıklamalar yapar ama Avşar kadar değil, hepsini yazsak kitap çıkar! Gibson da, Trier de bazen saçmalıyorlar ama felsefeleri, yapıtlarıyla sinema tarihine yön veriyorlar.
Avşar, pembe dizi tadındaki aşk maceraları, magazinel polemikleri arasında sinemaya dair ne demiş? Bir keresinde "Sinemada artık jön yok" demişti. Sonrasında gelsin Sadettin Saran, Kaya Çilingiroğlu, Feraye polemikleri...
Kadir Kaymakçı, madem sinemaya ilgi duyuyorsan, sana faydası dokunacak bir bilgi:
Sinema yönetmenin sanatıdır, hayatında hiç kamera görmemiş bir insana bile Cannes'da ödül kazandırırsın (bkz. Nuri Bilge Ceylan).
Uzunca bir süredir hayatına magazin figürü olarak devam eden Avşar'ın vakti zamanında 'güzel kadın' kontenjanından oynadığı filmler jüri başkanı olması için yetmez diyorum, sen Von Trier'i Avşar ile bir tutuyorsun!
İlahi Kadir!
Lütfen daha çok yaz, hep güldür bizi!