'Feyhaman Duran, İki Dünya Arasında' sergisini gezdikten sonra Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile sohbet etme fırsatı bulduk. Güler Sabancı, Rahmetli Sakıp Sabancı'nın Atlı Köşk'ü müze yapma fikrini ilk ortaya attığında dostlarının "Oturduğun evi müze mi yapacaksın, ne gerek var buna" dediklerini ama Sabancı'nın bu laflara kulak asmadığını ve "Bana Picasso'yu getirin" diye ortaya büyük bir hedef koyduğunu anlattı.
Müze kurulmadan önce yerli-yabancı akademisyen ve yöneticilerden fikir aldıklarını ve Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer'le birlikte Türk müzeciliğinde çığır açan bir müze ortaya çıkardıklarını söyleyen Güler Sabancı, 2005 yılında açılan 'Picasso İstanbul'da' sergisiyle ilgili de şu anısını paylaştı:
"O dönemde galiba Le Figaro'dan bir gazeteci 'Türk halkı Picasso'ya bu kadar aşina mı?' diyerek imalı bir soru yöneltmişti.
Bu soruya en iyi cevabı Türk halkı verdi.
Üç ayda 254 bin 500 kişi sergiyi gezdi. O günlerde sokak röportajı yapılan bir simitçi 'Bu Picasso kim abla?
Çok iş yaptım' diyordu.
Her kesimden insanın büyük ilgisini gördü."

SANATIN GÜCÜ
Güler Sabancı, 'Picasso Sergisi'nin Türkiye'de sergicilik ve müze kültürü adına çığır açtığını ve ardından Monet, Rembrant, Miro, Rodin gibi dünya devlerinin eserlerini halkımızla buluşturmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Güler Sabancı'nın en anlamlı açıklaması ise şöyleydi:
"SSM'nin misyonu sadece kıymetli eserleri sergilemekle sınırlı değil. 'Topluma ne veriyoruz?' sorusu daha önemli. 'Ne tortu bırakacağız, ne bilgi üreteceğiz?' diye sorduğumuzda SSM'nin her sergi kataloğunun bir başvuru kitabı olması, hepsinin de uluslararası kütüphanelerde yer alması çok önemli, bununla mutlu oluyoruz." Rahmetli Sakıp Sabancı'nın bu ülkeye çok hizmeti oldu ama onu bugün en çok bizlere armağan ettiği müzesiyle anıyoruz, hatırlıyoruz. İşte sanatın gücü bu.
Sanat eserleri sadece yaratıcılarını değil; onlara sahip çıkanları, koruyanları, yeni nesillerle tanıştıranları da ölümsüz yapıyor.