Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞİRİN SEVER

Başkasını seviyorum...

Kadınlar ile erkeklerin ayrılma stilleri neden bu kadar farklıydı? Erkeklerin büyük yüzdesi, ayrılırken bile kendisi olmayı başaramıyordu. Asıl nedeni hep gizliyorlardı... Eğer başka bir kadına aşık olmuşlarsa, bunu ayrılık nedeni olarak söylemek zor gelir. Caddede ceset sürükler gibi sürüklerler ilişkiyi. Erkekler düzenlerinin bozulmasındansa dişlerini daha da sıkarlar. Sıkıntılar giderek çoğalırken kendisine hayranlık duyan bir başkasını buldu mu, hayatın akışı değişir. Kaçak gecelerin kaçak sevişmelerinin tadını çıkarır. Bunun için karısını bırakması gerektiğini kolay kolay aklına getirmez. Yeni sevgili tam saha pres yapmıyorsa tabii! Kadın için bir başka erkek; eldeki erkeğin önce göze batması, zamanla da nefret edilmesi anlamına gelir oysa...

***
Eminim çoğunuz bu üstteki cümleleri bir kadının sarf ettiğini düşünüyorsunuz... Ama değil. Bunlar bir erkeğin cümleleri. Sürekli bir ilişki kuramayan, kurduğu ilişkileri yürütemeyen, hatta; tutkulu aşkıyla, sakin ama güvenli evliliği arasında seçim yapmak zorunda kalan reklamcı Yavuz Erden'in cümleleri bunlar. Yavuz Erden kim mi? Bir roman kahramanı. Hani aşk hikayeleri genellikle kadınlar üzerinden anlatılır, kadınlar tarafından yargılanır ya erkekler... İşte bu kez tam tersi oldu. NTV'nin genel yayın yönetmeni Ömer Özgüner, ilk kitabı 'Başkasını Seviyorum'da bu 'klasik' olanı değiştirdi. Kendi deyimiyle 'tam bir erkek romanı' yazdı. Erkekler kadınlara nasıl bakar, neden bazen onlarla birlikte olmak istemez, neden 'eyvah bu gece karımla sevişmemiz gerek' diye mutsuz olur, neden tutkuyla bağlandığı bir ilişkiden kaçıp başka kucaklar arar? Özgüner, işte tüm bunları, bir erkeğin gözüyle anlatıyor ve "Erkeklerin bunları çok sorgulamadığı düşünülür, halbuki öyle değil" diyor. Romanın ön planında 'aldatma acısıyla çocuk yaşında tanışmış' Yavuz Erden'in başarısız ilişkileri, başarısız evliliği ve ilişkilerindeki gel-gitler var... Arka planda ise günümüz 35-40 yaş erkeğinin mutsuz, tatminsiz halet-i ruhiyesi. Mesela bir gün, başkasını seviyor bu kahramanımız... Ve bu acı gerçeği 'bardağı uzatır mısın' der gibi söyleyebiliyor karısına; kolayca. İtiraf etmeliyim; kitaptan 'Issız Adam' tadı aldım biraz. (Hemen heyecanlanmayın; Özgüner kitabını 2007 yılında yazmaya başlamış...) Günümüz erkeklerinin yaşadığı mutsuzluklar, doymazlıklar o filmde kendini ne kadar gösterdiyse, bu kitabın da bir yerlerinden kafa uzatıp, 'cee' diyor. Yazarın da dediği gibi "Böyle erkekler var ve sayıları da giderek artıyor!" Baksanıza Yavuz Erden'in kafasından geçenlere... "Çocukken de genç yaşımda da ilişki tembeliydim. İlgisizdim, kendimle meşguldüm. Zaten sonraki hayatımda beni bu tembellikten çıkaran kadınlara daha sadık, tembelliğime ve ilgisizliğime katlananlara daha acımasız olacaktım..." "Sevgililerimin çoğunu bir daha görmedim. Bu da garip bir şey. Başta ölene kadar birlikte olacağını sanıyor, birlikte duşa girip, aynı yatakta nefes alıp, en çıplak, en savunmasız hallerini görüyordunuz; gözyaşlarını, kadınlık pedlerini, saç kıllarını, mahrem yerlerini... Süre bir ay da olabilir, on yıl da... Ama günün birinde yüzlerce nedenden biri yüzünden ayrılınıyor, bir daha hiç görüşülmüyordu. Tuhaftı..." "Büyük bir aşk daha mutlu eder miydi? Başlarda yüzümü güldüren evlilik cüzdanı, hesap cüzdanının tersine zayıflıyordu. Mutlu olmam gerekiyordu ama değildim." Süslü cümleler, ağdalı anlatımlar yok bu kitapta görüldüğü üzere. Basit, sade ve gerçek. Yavuz Erden karakteri eminim herkesin ilgisini fazlasıyla çekecek çünkü biliyorum ki, o yanımızdan geçen biri... Tanıdığımız, bildiğimiz, konuştuğumuz hatta birlikte olduğumuz tiplerden. O yüzden okudukça, herkesten kendinden bir şeyler bulacak. Gerçekten.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA