Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

İdlib karmaşasını doğru anlamak

İdlib'deki gerilim her haliyle bir müzakere süreci. Tırmandırmaya dayalı bu sertleşmenin sonunda İdlib'in kaderi büyük oranda belirlenecek. Fakat mesele sadece İdlib'le de sınırlı değil.
İdlib Suriye iç savaşının son çekişme alanlarından birisi. Aslında İdlib'le beraber Türkiye'nin Rusya ile yürüttüğü uzun müzakere sürecinin de sonuna gelinmiş oldu. Bu nedenle iki taraf da çok tedirgin. Hem bu zamana kadar yapılıp edilenleri boşa çıkarmamak hem de önümüzdeki döneme sağlam bir zeminde girmek için İdlib'de yaşanacaklar belirleyici bir özelliğe sahip. Suriye iç savaşının askeri evresi başka bir kriz çıkmazsa kapanmasa bile büyük bir durgunluğa girebilir.
Taraflar durumun farkında. İnce bir çizginin üzerinde ve uçurumun kenarında yürüyoruz. Fakat günümüzün bir özelliği olsa gerek mesele toplumsal zeminde ciddi bir karmaşaya neden oluyor. Karşılıklı restleşmelerin zirvesine çıkılmışken sosyal medya başta olmak üzere birçok alanda yalan yanlış birçok bilgi ve yorum kafaların karışmasına neden oluyor.
Sahadan bildirdiği iddiasındaki kimliği belirsiz hesaplar veya iştahlı gazeteciler hepimizi bilgi bombardımanına tutuyor. Bunda garipsenecek bir taraf yok. Fakat sonrasında maalesef tartışmalar hiç de gerçekle ilintisi olmayan yönlere savruluyor. Kimisi histerik ifadelerle derhal İdlib'den çekilmeyi savunur hale geliyor. Kimisi de Rusya'ya savaş açmaktan bahsediyor.
En tehlikeli işlerden biri bu tür sıcak zamanlarda toplumun basit bilgi kırıntıları üzerinden genel kanaat oluşturmasıdır. Bahsettiğim şey toplumun konudan uzak durması ve susturulması değil. Toplumdan soyutlanmış bir dış politika elitizmini savunmuyorum. Ancak işin nereye gittiğinin kestirilmesi güç olduğundan böylesi ortamlarda resmi makamların yapacağı açıklamalara daha fazla yer verilmesi gerekir.
Türkiye'nin dış politika tercihleri içinden geçmekte olduğumuz dönem nedeniyle oldukça karmaşık bir resmi ifade ediyor. Böylesi kaygan zeminlerde devletlerin dış politika tercih, yöntem ve araçlarına dair kurumsallaşmış işleyiş bulmak kolay değildir. Hangi çizginin kırmızı çizgi olduğu, hangi konunun stratejik öneme sahip olduğu, hangi araçların daha kullanılışlı olduğu ve hangi askeri yöntemlerin neye hizmet amacıyla kullanılacağı gibi konular birer alışkanlık haline gelemiyor.
Maalesef ülkemizde PYD'nin ulusal güvenliğimiz açısından sorun olmadığını söyleyenler çıktı. Rusya ve ABD arasında yürütülen diplomatik manevraların gayet doğal ve başarılı bir yöntem olduğu anlaşılmış bile değil. Suriye'deki iç savaşın Türkiye için ne ifade ettiği bile bazı kesimlerce sürekli çarpıtmaya uğratılıyor.
Böylesi bir ortam içinde kafaların karmakarışık olması hiç de şaşırtıcı değil. Bu tartışmalar sağlıklı bir zemine oturana kadar da olan olmuş biten bitmiş olacak. O nedenle gözlemcilere iki tavsiyem var. Az biraz sakin olun ve 2016 Ağustos'undan bu yana başarıyla yürüyen Suriye stratejisinin temel parametrelerini anlamaya çalışın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA