Batı'nın büyükleri Hz. Peygamber'i (S.A.V.) anlatıyor!
Batı'da son derece bağnaz ve önyargılı düşünürler olduğu gibi, insaflı bilim adamları da vardır. Bunlar içinde İslam dinini ve onun şerefli elçisini incelerken hakkı teslim edenler de az değildir. Bu yazımızda düşünür ve politikacıların bir kısmından örnekler vermek istiyorum.
Hart, Dünyanın en etkili yüz insanını yazar. Birinci sıraya Hz. Peygamber'i (s.a.v.) koyar. Hz. İsa'yı üçüncü sıraya koyan Hart, 15. sıraya Hz. Musa'yı yerleştirir. 52. sıraya da Hz. Ömer'i tercih eder (The 100 - Ranking of the Most Influentical Persons in History). Hz. Peygamber (s.a.v.) dışındaki sıralamaya itiraz edilebilir. Elbette Peygamberler bu sıralamanın zirvesinde olmalılardı.
Hart, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) gelen vahiyle dinini kurup 632'de vefat ettiğinde Güney Arabistan'a hâkim olduğunu söyler. O'na göre Hz. Peygamber (s.a.v.) sıralamada Hz. İsa'dan çok daha üst yeri hak etmektedir. Zira İncil'in esas yazarı Hz. İsa değil; Aziz Pavlus olmuştur. Ona göre Hıristiyan teolojisinin geliştiricisi bu kişidir.
Hart Hz. Peygamber'in (s.a.v.) muhteşem yaşamını anlattıktan sonra son olarak şunu söyler: Hem dini ve hem siyasi etkinliğin bu eşi görülmemiş birleşimi nedeniyle bence Hz. Muhammed (s.a.v.) insanlık tarihinin en etkili kişisi olmaya hak kazanmıştır.
Şöyle diyor Hz. Peygamber (s.a.v.) hakkında:
"Bence Muhammed hakiki bir peygamberdir. Ayrıca aramızda kimsenin Müslümanlığı kabul etmesi gibi bir tehlike bulunmadığından (bu konuşma Hıristiyanlara yönelik konferanstan alınmadır.) O'nun bütün iyiliklerini dosdoğru söylemek istiyorum. O'nun sırrına varmanın yolu budur. Şu anda yüz seksen milyon insan bin iki yüz yıldan beridir onu rehber edinmiştir. O'nun hakkında nasıl kötü düşünebilirsiniz. Hayır ben bunu kabul edemem.
O batıl, zavallı veya entrikacı değildir. Getirdiği mesaj gerçekti. O samimi olmak üzere yaratılmıştı.
Uzun uzun Hz. Peygamber'i (s.a.v.) anlatan Thomas Carlyl şu cümlelerle konuşmasını bitirir:
O, Delhi'den ta Granada'ya kadar gökleri sevgisiyle tutuşturdu. Bu parlak siyah gözlü, toplumu düşünen yüce ruhlu çöl çocuğunda şahsi ihtiras yoktu.
Büyük adam, daima gökten inen bir şimşektir. Bütün insanlar onu yakılmaya hazır şeyler gibi bekler ve o gelince de hep birden tutuşurlar (Kahramanlar, Thomas Carlyl, Beyaz Balina, 2000).
Muhammed (s.a.v.) 8 Haziran 632'de vefat ettiğinde tüm kabileleri Müslümanlaştırmıştı. O'nun emrettiği örtü (tesettür) kadınları aşağılamak değil, yüceltmek için getirdiği bir protokoldü. Onun bu duruşu batılı emperyalistlere karşı bir duruştu. O sadece kendi toplumunu değil, aynı zamanda insanlık tarihini düzeltmek ve adil bir toplum oluşturmak hedefini öne koymuştu ve bunu başardı da.
Çocuklara çok merhametliydi. Çocuklar da O'nu çok seviyorlardı. Şehre her dönüşünde çocuklar O'nu sevgiyle kucaklıyorlardı. O dünya tarihini değiştirmiş zeki, karizmatik bir liderdi (Karen Armstrong, İslam Peygamberinin Biyografisi, Hz. Muhammed, Koridor, 2005).
O şöyle anlatıyor: Hıristiyan Avrupa Hz. Peygamber (s.a.v.) hakkında saptırılmış bir görüntü yansıtıyor. Batı önyargılıdır. Batı'da Hz. Muhammed hakkında yazan sözlük veya ansiklopedi yazarlarının hepsi farklı nedenlerle O'na anlamsız bir düşmanlık içindeler (Anne Marie Delcambre, Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) 2001).
O şöyle diyecektir:
Modern Müslüman için Hz. Muhammed (s.a.v.) kendilerine adaleti, dürüst ve iyi olmalarını emreden adamdır.
Muhammed (s.a.v.) Peygamberi tanıyanlar O'na müthiş bir aşkla bağlıydılar. Hatta Doğu Bilimci Edward W. Lane bir gün Kahire pazarında dolaşırken bir nargile kabı görür. Güzel bir kap. Hayran olur. Çömlekçiye şöyle der: Neden adını üstüne yazmadın. Nargileci şöyle der: Benim adım Ahmed (Peygamber'in isimlerinden birisi) ben bu ismi nasıl ateşe koyayım? Müthiş bir sevgi.
Goethe, O'na adadığı enfes şiirinde O'nu deha ilan eder. Hıristiyanlar O'na saldırmaya devam etsin.
Son söz: Batı'nın bağnaz kalemleri ve politikacıları Hz. Peygamber'e (s.a.v.) elbette saldıracaklardı. Onlar toplumlarının İslam'ı ve Yüce Peygamberini tanımalarını elbette istemezler. Çünkü bundan korkarlar, ürkerler. Ama elbette de, Batı dünyasında insaflı, makul insanlar da vardır. Ve onlar hakikati teslim etmişlerdir.
***
- Rüyalar farklı gruplara ayrılmıştır. Bir kısmı şeytanın ve nefsin vesveselerinden kaynaklanır. Bir kısmı hayırlı ve gerçeğe yakın rüyalardır.
Geleceğimizi gösteren rüyalarda da bu iki ihtimal vardır. Şeytanın oynaşması olarak görülen şer rüyalar olduğu gibi, geleceğe ait mesaj taşıyan rüyalar da olabilir. Bu nedenle de rüya ile hükmetmek doğru değildir. Çok ciddiye alıp psikolojinizi de bulandırmayınız.
İyi rüya gördüğünüzde Allah'a hamdedip hayır isteyin; şerr bir rüya gördüğünüzde ise Allah'a sığınınız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.