Kadınların konuşulmamış hakları
Kadınların genellikle mağdur edildiğini kabul etmemiz lazım. Bütün dünyada manzara böyledir maalesef. Bu mağduriyet ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişir. Hırpalanan, şiddete maruz bırakılan, infaz edilen, horlanan, doğurduğu çocuktan dolayı kınanan, cinsel istismar vesilesi kılınan hep kadınlardır.
İslam hukukçuları, kadınların bir eş ve anne olarak birçok hakka ve imtiyaza sahip olduğunu belirtmişlerdir. Bu hakların her biri Kuran-ı Kerim'deki bir ayete veya sahih bir hadise dayalıdır. Bunları okuduğunuzda, okuduğunuz satırları birer eş olarak değil de, birer kız babası olarak değerlendirin. Bu durumda kadınları daha iyi anlama imkânına sahip olursunuz. Bu hakları, kız çocuğu olarak, eş olarak, anne olarak ve sırf kadın olarak diye kategorize edebiliriz.
Kız evlatların hakları:
Eş olarak kadının hakları:
NOT: Bu önemli konuya devam edeceğiz. İnşallah.
***
Kuran-ı Kerim'de son inen ayetin hangisi olduğu konusu merak edilen bir konu olmuştur. Bu konuda iki ayet üzerinde durulmuştur:
1-) Sahabenin bir kısmı ve bazı alimlere göre Kuran-ı Kerim de son inen ayet şudur:
"Öyle bir günden sakının ki o gün Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı tastamam verilecek, onlara hiç haksızlık edilmeyecektir." (Bakara,281)
Bu ayetin inişinden sonra Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sadece 9 gün yaşadığı ifade edilir. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bu ayetten sonra üç saat, veya 81 gün yaşadığını belirten rivayetler de vardır. (Alüsi, ruhu'l-meani, III, 55)
2-) İkinci görüşe göre ise Maide suresinin 3. ayeti Kuran'da inen son ayettir.
O ayet şöyleydi: "Bu gün sizin dininizi kemale erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'a razı oldum."
Hz. Ömer (r.a.) der ki: "Allah'a yemin ederim ki ben, bu ayetin indiği yeri ve indiği saati biliyorum. Bu ayet Hz. Peygamber'e (s.a.v.) veda haccında, Arafat'ta, cuma günü ikindi namazından sonra indi.
Bazı alimler ise bu iki ayetin iniş sırasını şöyle yorumlarlar:
Kuran'da son inen ayet Bakara suresinin 281. ayetidir. Maide suresinin 3. ayeti ise hukukla, helal ile haramla ilgili herhangi bir ayetin bundan sonra inmeyeceğini anlatan ayettir. (Suyuti, itkan, 30)
Maide 3. ayeti ise, bundan sonra hükümlerle (ahkâmla) ilgili herhangi bir ayetinden incelemeyeceğini anlatıyordu. Kuran-ı Kerim'deki son ahkam -hüküm- ayetinin ise, faizle ilgili ayet olduğu ifade edilmiştir.
Sahabenin ileri gelenlerinden olan Ukbe bin Amir (r.a) şöyle anlatıyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.) vefatından önce Uhud şehitlerini ziyarete gitti ve tekrar cenaze namazı kıldı. Sonra Medine'de minbere çıktı. Dirilerle ölülere veda eder gibi hutbe okudu. Şöyle buyurdu:
"Ben (Kevser) havuzun başına sizden önce varacağım. Ben, benim arkamdan sizin şirk koşmanızdan korkmuyorum. Fakat ben, sizlerin dünya için yarışa girmenizden ve birbirlerinizle çarpışıp sizden öncekilerin helak olduğu gibi helak olmanızdan korkuyorum.
Ukbe (r.a.) diyor ki: Bu benim Hz. Peygamber'i (s.a.v.) minber üzerinde son görüşüm oldu. O'nu bir daha minberin üzerinde görmedim.
(Buhari, hd: 1344, Müslim, Fezail, 31 hd: 2296; Ebu Davud, Cenaiz, 75, hd:3223; Nesai, Cenaiz, 61)
- Avukat suçlu olduğunu kesin olarak bildiği kişiyi 'suçsuzdur' diye savunamaz.
Bu yalan şahitliğin içine girer ve zalimin yanında konumlanma anlamına gelir. Çünkü bu durumda avukat, meşru olmayan deliller bulmak zorunda kalır.
Ancak bir avukat, suçlu olan müvekkilin hak ettiğinden daha ağır bir cezaya çarptırılmaması veya işlemediği ekstra suçlarla da muhatap olmaması için savunma yapabilir. Burada savunma yapacağı alan bellidir.
- Polisin işkence yöntemini kullanması tasvip edilemez. İşkence hariç diğer psikolojik yöntemlerin -çok önemli olan hukuki bir meselenin ortaya çıkması, birine suikast tertibini bozma, birinin ırzına, canına kastedilme ihtimalinin devam ediyor olması hallerinde- kullanılması caiz olabilir.
Özellikle de tutukluya işlemediği bir suçu yıkmak için işkence, zulüm ve baskı kesin bir dille haram kılınmıştır. Ahirette mezalim diye özel bir mahkeme kurulup, bu konulara bakılacaktır. Ahirette de bununla ilgili hesap mutlaka sorulacaktır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Kıyamet gününde azapların en şiddetli olanları dünyada insanlara işkence yapanlardır."
Unutulmamalı ki, mahkemede karar verilir. Bunu da mahkeme, yargıç ve deliller belirler. Karakoldaki baskı değil. Ancak suçlunun ortaya çıkarılması için değişik, meşru şaşırtma yöntemleri kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.