Yargı ve Askeri Şûra
Siyasetçi, elbette komutan atamalarına karışır ama, bunun için yargıyı kullanmaması gerekir" diyenler de vardı. Peki sormak isterim, AK Parti mi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne "yakalama emri çıkart" talimatı verdi? 11. Ağır Ceza Mahkemesi, yakalama emrini doğru bulmadığını belirtti ve kararı bozdu. Bu durumda, "Erdoğan ve arkadaşları, 11. Ağır Ceza'yı etkileyemediler" diye bir hükme mi varmalıyız? Yargı kararlarını eleştirirken, -sanki doğrudan hükûmetten talimat alıyorlarmış gibi-, iktidarın YAŞ üzerinde baskı kurmak amacıyla mahkemeleri yönlendirdiği ileri sürülüyor ki, buna katılmıyorum. Çünkü, 102 sanık hakkında yakalama emri olmadan da, Balyoz davasından yargılanan askerlerin Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesine göre terfi etmeleri mümkün değildi. Bırakınız terfi etmeyi, Milli Savunma Bakanı, aynı Personel Kanunu'na göre, bu kişileri açığa da alabilirdi. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, açığa almak için, Genelkurmay Başkanı'nın teklifinin gerektiğini söyledi. Belki Işık Koşaner, yargılamaları tamamlanıncaya kadar, sanık subayların açığa alınma işlemini başlatabilir.
Hasan Iğsız Paşa'nın ifadeye çağrılmasının ise, hukuki hiçbir sonucu yoktu. Bir başka ifadeyle, Tayyip Erdoğan'ın, Iğsız'a karşı çıkması, ifadeye çağrılmasından kaynaklanmıyor. Aksine Savcı Zekeriya Öz tarafından ifadeye çağrılması ve 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 102 Balyoz sanığı hakkında yakalama emri vermesi, muhalefetin "yargı kullanılıyor" istismarına yol açmıştır. Iğsız ifadeye çağrılmasaydı dahi, Kara Kuvvetleri'ne atanmasına AK Parti iktidarı razı olmayacaktı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.