Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Neden çözüm olmadı... Silvan tuzağı!

Diyarbakır'da BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak'tan gazetecilerin öğrenmek istediği önemli bir konu vardı: Müzakereler başlamışken ve Öcalan, "Çözüm noktasına geldik, Barış Konseyi kurulacak" derken ipler neden koptu? Niçin Silvan'da 13 askerimizi şehit eden o saldırı gerçekleşti?
Bizim bildiklerimiz var ama madalyonun diğer yüzünü Gültan Kışanak'tan dinleyelim: "Seçim sonrası iplerin gerileceği belliydi. Ateşkes için hep kısa müddetler veriliyordu. Yeni takvimler belirleniyordu; pamuk ipliğinde süreçler yaşıyorduk. Eylemsizlik bir bitti, bir başladı. Kısacası, işler yolunda gitmiyordu. Dünya tecrübelerinden gördük ki, taraflar masaya, birbirlerine karşı tam güven duyarak oturmuyor. Güven geliştirici adımlar atılmadı maalesef. Meselâ ne olabilirdi? Seçim barajı düşürülebilirdi; Terörle Mücadele Yasası değiştirilebilirdi... Görüşme, açıkça sahiplenilebilirdi. Ama Erdoğan, heyetin arkasına siyasi irade koymakla birlikte, kamuoyuna bunu hiçbir zaman açıklamadı."
Kışanak'ın anlattıkları tam anlamıyla tatmin etmemişti. Üsteledik... Öcalan Protokol'den bahsettikten, "Neredeyse çözüm noktasına geldik" dedikten sonra, ipler koptu. Neden?
Kışanak: Aslında, Öcalan, ilişkiler kopmasın istediği için belki de o sözleri sarf etmiştir. Son çabaydı muhtemelen o sözler; ben böyle düşünüyorum.
Protokol konusunda da muhataplarımız bildiklerini anlattı:
"Öcalan, kendisine gönderilen heyetle tartışarak Protokolü hazırladı. Protokol'ün içinde, muhataplık meselesi, barış nasıl sağlanacak, demokratik anayasadan beklentiler nelerdir gibi konular mevcuttu. Genel ilkeler öneriliyordu. Bu Protokol, KCK'dan da geçti. Devlet görevlilerinden oluşan heyet, uygun gördü. Hükümetin bunu benimseyebileceğini düşündü. Hatta, 12 Haziran seçimlerinden 2 gün sonra, tekrar Öcalan'la görüşüldü; bu en son görüşme, amacın oyalama olmadığını göstermek içindi. 'Bakın, seçimler yapıldı; buna rağmen gene geldik' denildi. Ama işte ondan sonra ipler koptu. Bir iddiaya göre, hükümet protokolü kabul etmediğini Öcalan'a heyet vasıtasıyla iletti."
Gültan Kışanak,Silvan'da 13 şehit verdiğimiz bölgeye ait benim şahsen bilmediğim şeyler anlattı. Bakın ne dedi: "Genelkurmay yetkilileri ve devletin güvenlikle ilgili birimleri, o bölgenin PKK'nın konuşlandığı bir yer olduğu bilgisine sahiptir. Ha Kandil'e operasyon yapmışsınız, ha bu bölgeye girmişsiniz. Asker niçin oraya gönderildi? Orası, askerin dinleneceği, konaklayacağı tekin bir yer değildir."
Doğrusu duyduklarım beni hayrete düşürdü. Ne Silvan'da, çatışma çıkan yerde, PKK'lıların konuşlandığının farkındaydım; ne de bizim güvenlik birimlerimizin bundan haberdar olduğunu biliyordum. Kışanak, doğru söylüyorsa, bile bile lades gibi bir durum söz konusu.

***
Erdoğan'ın, büyük bir cesaretle müzakereyi başlattığı ve olumlu bir noktaya getirdiği anlaşılıyor. Seçim sonrası da, görüşmeler kesilmemiş. "Önerilen protokolü kabul etmiyoruz" diye kesin bir cevabın Öcalan'a gönderildiğine inanmıyorum. En azından "Bu haliyle olmaz" denilmiştir. Çünkü heyet, Öcalan'dan gelen teklifleri uygun görmüşse, Başbakan'ın bir kalemde silip atmasına ihtimal vermiyorum. Mantık bunu gerektiriyor. Ve yeni görüşmelere fırsat kalmadan, 14 Temmuz'da Silvan çatışması çıkmıştır. Bence, Erdoğan'ın katı tutumu, barış girişimlerine rağmen, tekrar terörün tırmanmasından kaynaklanıyor. Şu anda, "Operasyondan vazgeç" demek, "Vatandaşları korumasız bırak" anlamına gelecektir. Bugünkü şartlarda, bu öneri, hükümet katında katiyen kabul görmez.
***
Hasan Paşa Hanı'nda hem kahvaltı ediliyor, hem de esnafla sohbet edip, alışveriş yapabiliyorsunuz. Bir dükkânın kapısında fotoğraf çektirdim. Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Che Guevara, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan'ın posterleri asılıydı. Sonra bu fotoğrafı, "İşte Nuray Mert'in beni düşürdüğü hal?" diyerek, Twitter takipçilerime gönderdim. Kimi alkışladı, kimi yerdi.
***
Pazar günü Dengbej evine gittik. Dengbej'ler Kürt ozanları; sözlü edebiyatın nesilden nesile taşıyıcıları. Giderek kaybolan bu geleneği yaşatmak için Osman Baydemir, yeni Dengbej'ler yetiştirmek üzere yoğun bir faaliyet içine girmiş.

***


Sümerbank Halı Fabrikası kapandıktan sonra, arazi anakent belediyesine devrediliyor. Belediye, fabrikayı ve yönetim binalarını yenileyip, halka açıyor. Burada, Çocuk, Meslek Edindirme, Gençlik, Engelli, Spor merkezleri kuruyor. Baydemir ile birlikte buraları gezdik. Diyarbakır'a has kumaşların dikildiği atölye bölümünde, o elbiseleri sergileyen genç hanımlarla birlikte Baydemir'in bir fotoğrafını çektim. Diyarbakır Belediye Başkanı'nın yanındaki iki hanım, yabancı uyruklu; yurtdışından gelip, bu eğitim programına katkı sağlamak istemişler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA