Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Eğitim reformu, nitelikli öğretmen ve altyapı

Eğitimin kalitesinin yükselmesi için 1) Nitelikli öğretmen, 2) Altyapı noksanının giderilmesi çok önemli.
Bu şıkları inceleyelim:
1) Öğretmen politikası, mezun olanlara istihdam yaratmak esasına dayanmamalı. Bunu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer sık sık tekrarlıyor. Diyor ki: "Devletin her doktora, her mühendise iş bulmak vazifesi olmadığı gibi, öğretmenleri de istihdam etmek mükellefiyeti yoktur." Lâkin, öğretmenler ağırlığı olan bir baskı grubu; sosyal medyada çok aktif; seslerini rahatça duyurabiliyorlar. Meselâ "eş durumundan atama" konusu. Ömer Dinçer, "İl Emrine Atama" uygulamasına son verdi. Böylece, o il ya da ilçede boş kadro yoksa, öğretmenin eşinin yanına gönderilmesi imkânı ortadan kalktı. Evvelce, iş olmasa da tayinler gerçekleşiyordu. Şimdi kıyamet kopuyor. Parçalanmış aileler açısından bakınca, öğretmenlere hak verebilirsiniz. Ama madalyonun bir diğer yüzü var: Devlet, sahip olduğu kaynağı hangi önceliğe göre sarf edecek? Yararlanmayacağı öğretmenin ücretini ödemek için mi?
Dinçer, il/ilçe emrini kaldırınca, eski Milli Eğitim Bakanları Nimet Baş ve Hüseyin Çelik, yeni uygulamayı eleştirdi; Erdoğan'ın soruna çare bulacağını söylediler.
Gündelik politikalarla yol alınmaz. Dinçer'in kararından cayması ya da caydırılması da doğru olmaz. Mehter takımı mı, iki adım ileri bir adım geri... Zaten "4+4+4" ciddi bir çalışmanın ürünü değildi: Kervan yolda dizildi; bazı mahzurlar kısmen giderildi: İlk 4 yıldan sonra açık öğretim imkânı kaldırıldı; çıraklık yaşını 14'ten 11'e düşüren düzenlemeden vazgeçildi; 60-66 ay arası çocukların eğitime başlaması kararı ebeveyne bırakıldı vs.
Oysa ciddi bir eğitim reformu daha teferruatlı bir istişareyi gerektirir. 4+4+4'te inisiyatifi AK Parti grup başkan vekilleri aldı; Milli Eğitim Bakanlığı sonradan devreye girdi. Ön hazırlıklar yapılmadığı için, hayallerle gerçekler birbirine uymuyor. Meselâ seçmeli ders imkânı yerinde bir yaklaşım. Ama konusunda ihtisaslaşmış yeterli bir öğretmen kadrosunun bulunduğunu sanmıyorum. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kırgızistan yolculuğunda, uçakta gazetecilere aynen şöyle demişti: "5'inci sınıftan itibaren haftada 8 saat yabancı dil olacak. Çocuk, isterse, seçmeli ders olarak da ilâve 8-10 saat yabancı dil eğitimi alabilir. 4'ten sonra, yabancı dil için hazırlık sınıfı koymuyoruz ama bu şekilde seçmeli ders takviyesi ile çocuklar küçük yaşta lisan öğrenme imkânına kavuşacak."
Okullar açıldı... Ne 8 saatlik seçmeli dil eğitimi var, ne de haftada 8 saatlik zorunlu dil eğitimi. Sadece haftada 2 saat İngilizce imkânı sunuluyor. Seçmelide de 2 saat... Toplam 4 saat. Hedefi koyduktan sonra altyapıyı buna göre hazırlasaydınız, vaatleriniz bir hayal olmaktan öteye geçebilirdi.
Seviye Belirleme Sınavı'nı (SBS) kaldıracaksınız... Her lise, Fen ya da Anadolu lisesi konumuna gelecek... Keşke! Ama bunu sağlayacak eğitim kadrosuna sahip misiniz? Hayır!
2) Tabii bir de altyapı problemi var. Zaten birçok yerde sabahçı ve öğlenci olarak 2'li eğitim mevcuttu. 10 kadar ilimiz altyapı sorunu yaşıyordu. Yeni düzenlemeyle sıkışıklık daha da arttı. Çünkü birinci sınıfa kayıt yaşı düşürüldü. 50, hatta 70-80 kişilik sınıflardan bile söz ediliyor. Herhalde burada da kervan yolda dizilecek. Yeni derslikler açılarak, yıllar içinde ihtiyaç karşılanmaya çalışılacak.
Halbuki bir teşebbüse "Reform" diyebilmek için, her şey düşünülmüş, ihtimal hesapları yapılmış bir paket gerekir. İşe mutlaka 1) Kaliteli öğretmen; seçmeli derslerde ihtisaslaşmış yeterli kadro, 2) 20 kişilik sınıfların sağlanması ve çocukların deney yapabileceği laboratuarların geliştirilmesiyle başlanmalıydı.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA