BDP'yi yakalım mı?
Hayır, onu demokrasinin bir parçası, Kürt sorununu aşmanın en önemli araçlarından biri olarak görelim.
***
***
Oysa zaman zaman tam da öyle bir noktaya geliniyor. Bana göre, BDP, sadece İmralı'yla demokratik mekanizmalar arasında değil, gerektiğinde Kandil'le demokratik odaklar arasında da mekik dokuyabilir. Bunun zorunlu olduğu aşamalar daima söz konusudur ve çok büyük bir olasılıkla devlet de bunu isteyecektir, işler bu düzeye gelmiş, hükümet Öcalan gerçeğini kabul etmiş, hatta ona ev hapisliğini bile tartışma evresine geçmişken.
Ne var ki, bütün bu farklı vektörlerin düğüm noktası BDP'nin bu işin sahibi olmasıdır. Sokağı ve diğer saydığım sinir uçlarını kendisine bağlı değil, kendisini onlara bağlı bir örgüt olarak kendi gözünde gördükçe ve demokratik plandaki edimini yoğunlaştırmadıkça BDP gerekli netlikte adımlar atmakta gecikecek, mütereddit olacak ve sonuç şiddetin sarmalından kurtulamayacaktır.
***
Oysa BDP, diyaloğa dayalı bir demokrasinin şimdiki halde vazgeçilmez koşulu olarak tecelli etmelidir. Ayrıca şöyle bir şey de var: demokrasi varlıksal bir koşul üstüne oturur. Bu, demokratik alanda mevcut olan hiçbir bünyenin sadece kendisi için mevcut olamayacağı anlamına gelir. Yani bir parti demokratik platformda sadece kendisi, cemaati, yandaşları için ayakta duramaz. O eğer bir özne olarak kabul edilirse onun mevcudiyeti diğer bünyelerin mevcudiyetinden etkilenir, onları da etkiler.
BDP'nin meşruiyeti, hatta mevcudiyeti nesnel koşulların bir sonucudur. Öyleyse o kendisini dışa açmak, onun dışında kalan bünyeler de onunla temas etmek, etkileşmek, diyalog içinde olmak zorundadır. Karşılıklı etkileşime dayalı bir demokrasinin başka bir mekanizması bulunmamış ve işletilmemiştir bugüne kadar. Demokratik mevcudiyet birbirine sürekli temas eden kendi içinde özerk bünyelerle sağlanabilir ancak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.