Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEMAL KÖK

Bizimkiler yıldızları yıldızlar parayı sayar

Gözümü açtığımda hala yıldızlar gitmemişti, sayılarını hatırlamıyorum ama en az altı yedi tane saymıştım. Bana yıldızları saydıran ise babaannemden yediğim tokattı...
Halbuki o gün ne kadar güzel başlamıştı; ben, İsmoş, kuş Recep ve arap, Abbasağa'dan topukladıktan 20 dakika sonra boğazın sularında midyeye dalmıştık bile. Duvar dibindeki ateşte teneke üstünde pişirdiğimiz ve kehribar gibi kızaran midyeleri öyle bir hızla yedik ki midyelerin midemde pişmeye devam ettiğini zannetmiştim. Dalma yarışının ardından ikinci işimiz Şeref Stadı'nın o sert toprak zemininde güneş başımıza geçene kadar maç yapmaktı. Sonra gene belki de dünyanın hiç bir yeriyle kıyaslanmayacak serinlikteki Boğaz'ın suyuna kendimizi bırakırdık. Bazen de yanmış, yıkılmış olmasına rağmen ana gövdesini korumuş olan o görkemli Çırağan Sarayı'nın dehlizlerinde define arardık.
Ama en büyük heyecanı yaşadığımız an bunlardan biri değildi. Hepimizin istisnasız beklediğimiz an Beşiktaşlı futbolcuların idman zamanıydı. Dört gözle futbolcuların Saray'la stad arasındaki küçücük aralıkta bulunan soyunma odalarından çıkmalarını bekler ve saymaya başlardık, Sanlı, Sabri, Vedat, Lütfü, Zekeriya, Niko, Kahraman, Miliç, Tezcan, Ahmet 1, Ahmet 2... Hafızamıza öyle bir yerleşmişlerdi ki her birini bir gölge haline getirin, maç yaptırın kimin kim olduğunu hatasız tanırdık. Çünkü onlar bizim jenerasyonun (Tabii Beşiktaşlı olanların) örnek aldığı futbolculardı.
Her birinin bir efsane hikayesi vardı, bu hikayeler alınteri ve yürekle yazılmıştı. İşte o günlerden birinde ipin ucunu kaçırmış, eve güneş battıktan epey sonra gelmiştim ve babaannemden o malum tokatı yemiştim.
Şimdi size en az 35 yıl önce yaşanmış bu olayı neden anlattığımı merak ediyorsunuzdur... Hemen söyleyeyim... Beşiktaş'ın en ünlü yabancısı Jose Maria Gutierrez Hernandez'ın yani namı diğer Guti'nin Beşiktaş'taki 1.5 sezonluk tatilini bitirip ayrılışı beni o yıllara götürdü. Niye mi? Devam edeyim.
Yaşı 40'ın üstünde olanlar bilir yukarıda değindiğimiz günlerde futbol, paranın değil daha çok onur ve prensiplerin üstünde yükselirdi. Zaferin sevinci de mağlubiyetin üzüntüsü de gerçekti. Hem taraftar için hem futbolcu için.
Bugün ise 525 milyon euro'luk bir endüstriye ulaşan Türk futbolunda, her şeyin başı para. Sahada futboldan başka figürler de oyunu belirliyor. Diyelim ki Beşiktaş gibi bir takımda futbolcusunuz. Üstelik sezon boyunca her maçta oynamış, hiçbir fedakarlıktan kaçınmamışsınız ve kulüp aşkıyla önünüze konan sözleşmeyi de gözü kapalı imzalamışsınız. Sonra birden bire neredeyse çocukluğunuzda hayran olduğunuz ama artık emekliliği gelmiş yıldız bir oyuncu sizin üç-beş katınız para alıp büyük de bir tantana ile transfer edilmiş... Önce "Tamam oğlum bu sene şampiyonuz, şampiyon takımın futbolcusu değerlenir" diyerek içinize çöken küskünlük ve öfkeden kurtuluyorsunuz. Sonra maçlar başlıyor, "ee bizim ünlü futbolcu nerede" derken aniden suratınızda patlayan tokatla (benimkinden çok farklı olan) "yıldızları" saymaya başlıyorsunuz " 1 Guti, 2 Quaresma, 3 Simao, 4 Almeida 5 Alves..." Sen yıldızları sayarken, onlar paraları... Üstelik bir maç var iki maç yoklar. Eee siz olsanız oynar mısınız? Yoksa "O kadar parayı ben mi aldım. Koşsun da takımı kurtarsın bakalım" deyip sahada 'profesyonelce' saklanır mısınız!
İşte günümüzde futbolcunun beynine giren bu virüs, taraftar için de keyif yerine travmaya dönüşmüş durumda. Çünkü insan artık yenildiğine değil takımın düştüğü hale üzülüyor.
Amacım bu yazıyı bilimsel bir değerlendirmeye çevirmek değil. Bir zamanlar 'Amatörde' de olsa futbol oynamış biri olarak içerden bir psikoloji tarif etmeye çalıştım. Her meslekte olduğu gibi yeşil sahalarda da adil ve adaletli olunmadığı sürece sonucun hüsran olması kaçınılmaz.
Bu güzel ülkeye daha nice Guti'ler Q7'ler çeteler, Ortega'lar gelir tatilini geçirir, gider. Ve nice Necip'ler İsmail'ler ve Tanju'lar da beyinlerindeki virüsle savaşırken kaybolup gider... Kalın sağlıcakla...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA