Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Atatürk eleştirilemez mi?

Birkaç gündür bir haber kanalında ve internette Atatürk'ün özel hayatıyla ilgili yapılan bel altı yorumlar ve küfürler konuşuluyor.
Birisi açıkça küfür ediyor...
Diğeri ise tarihçi arkadaşlarını yanına alıp Atatürk'ün manevi kızı olarak bilinen bir kadın için "metresiydi" diyor... Öteki de ekliyor "Güzel miymiş?" Bu düzeysizliklere atv Son Durak'ta tepki gösterince bazı seyircilerimizden "Atatürk eleştirilemez mi, sevmek zorunda mıyız?" şeklinde eleştiriler aldım.
Elbette ki böyle bir şey söylememiz düşünülemez.
Çünkü kimse eleştiriden azade değil. Yaşayan siyasilerimiz de, ölenler de...
Ne var ki şimdi tartıştığımız örnekler, bir siyasinin icraatlarının, söylemlerinin kritik edilmesi değil.
Öyle ya, küfrün ve karşılıklı olarak aralarında manevi akrabalık ilişkisi olduğunu beyan eden insanlar hakkında yıllar sonra çıkıp da yakışıksız cinsel imalarda bulunmanın entelektüel bir faaliyet değil simsarlık olduğu ortada.
Örneğin, bir akademisyen olan Afet İnan'ın o dönemin popüler olan ari ırk tartışmalarından etkilenip kaleme aldığı faşizan metinler pekâlâ kritiğe konu olabilir.
Birkaç istismarcı ve Demokrat Parti döneminde çıkartılan o anlamsız Atatürk'ü Koruma Kanunu dışında kimse de çıkıp size etik açıdan bir eleştiri yapamaz...
Anlamsız diyorum ve bu kanunu çıkartan "gayretkeşliğin" üzerinde özenle duruyorum.
Zira ceza kanunlarında karşılığı olan hakaret, küfür, aşağılama gibi suçların bir şahsın adıyla yeniden tanımlanması bizzat o kişiyi istismara açık hale getirir!
Çünkü birileri, tıpkı bugün olduğu gibi bu kanunun arkasına sığınıp kendi hukuksuzluklarına zırh örerken başkaları da rant devşirmek için kahramanlığa soyunabilir.
Nitekim 25 Temmuz 1951'de 50 ret ve 6 çekimser oyla kabul edilen söz konusu 5816 sayılı kanuna Atatürk'ün kurucusu olduğu CHP'nin pek çok vekili de benzer gerekçelerle karşı çıkmıştı. Hatta oylamaya 179 vekil de katılmamıştı.
Bence eğer gerçekten, hep kritik dönemlerde ortaya çıkıp toplumun sinir uçlarını kaşıyan provokatörlerden rahatsızsak, tartışmalarımızı ve tepkimizi bu tarz yapısal bir düzleme çekmeliyiz.
Görüyorsunuz işte Atatürk'ü Koruma Kanunu çıktığından beri kutuplaştırıcı söylemlere engel olabildi mi?
Ama her şeyden önce halk olarak ortalıkta kanaat önderi gibi poz kesenlere artık zihinsel olarak büyüdüğümüzü, olgunlaştığımızı hissettirmemiz gerekiyor.
Derse, yaşayan ya da aramızda olmayan ancak geniş kesimlerin ortak değeri olmuş siyasilere karşı ajitatif salvolara prim vermeyerek, hakaret değil eleştiri talep ettiğimizi göstererek başlayabiliriz mesela.
Bakın o zaman herkes nasıl kendine çeki düzen veriyor, ağzını topluyor, işini yapıyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA